Eskiler oturan bir çocuk gördüklerinde, "ben senin yaşındayken" diye başlar anılarını anlatmaya. Binbir zorluklar,iş,okuma,çalışma gibi olaylar sıralanır. Kendi geçmişini orda oturanın o anki durumuyla iğneyleyici bir şekilde karşılaştırmaya çalışır. Karşılaştırmanın iğneleyici olamasının tek sebebi karşısındakine ders vermektir. Onun şuanki rahatlığına göndermedir. Aslında ikisinin arasındaki tek şey "şartlar"dır. İnsanlar kendisini ancak yaşadığı çağın insanlarıyla karşılaştırma yapmalıdır. Çünkü o dönemin şartları ile günümüz ya da geleceğin şartları bir değildir.
Değişen bir insanlık var ortada. Önceden belli şeylerle sınırlı kalan dünyası, keşfetme arzusunun getirdiği inançla yeni yollar,yeni düzen getirmekte kendisine. Bu da o dönemin şartlarını belirliyor. Şartlar oturmasını gerektiriyorsa oturuyo ya da çalışması gerekiyorsa çalışıyor.
Geçmişte bir hafta yapılan iş, günümüzde 1-2 güne indi. Önceden mutlak güç insan gücüydü. Ve bu tek başına değil bir grubun işiyle oluyordu. Hani "bir elin nesi var, iki elin sesi var" hesabı. Ama işte o insanlar baktılar ki böyle olmuyor. Birlikte bile bir işi bir haftadan aşağı yapamıyoruz, birşey yapmalıyız dediler.
Sonra aralarında en akıllı olan hani düşünür,mucit abilerine gidip "bize bir çare bul" dediler. O da çizdi,piçti bir makine ortaya çıkardı. Ve bunun sonucunda insanın gücü "aut", makine gücü "in" oldu. Artk işler daha kolay ve zahemetsiz yapılıyor ve insan yorulmuyor. O yüzdende bu elemanın çağının gereği oturması gerekiyor. Çünkü amcamızı çağındaki bireylerden beri gelen gelişme onun insan igücünü yok etti. Ona " sen otur,makine halleder" dedi. O da:"Tamam,eyvallah" dedi.
Günümüzde baktığımızda bunun örneklerini görmek çok kolay. Bir işi yaparken önümüze her zaman iki şık çıkıyor:"kolay yada zor".Ve biz kolay seçiyoruz. Uğraşmayı aklımızdan geçirmiyoruz. Çünkü hazır kolayı varken niye beynimi,vucüdumu zorlıyayım. Benim düşüncem böyle giderse ilerde insan diye bir şey olmayacak. Her şey o kadar hazır hale geldi ki oturmaktan puta dönüşecek. Artık heykel olarak hayatını daim eder herhalde...
Oyun Kanalıma Abone Olabilirsiniz!
Youtube Kanalına Abone Olun!
Atmacagiller
Ruhsuz Atmaca 11. Yılında
Ruhsuz Atmaca 11 Yaşında
Zamanın bu kadar hızlı akması ne garip? Dün ne oldum diyorduk, bugün ne olacağım... Blogu açtığım ilk yıllarda her zaman söylediğim gibi öm...
Takip Et!
Reklam
Seç Beğen Oku
-
▼
2012
(49)
-
▼
Temmuz
(22)
- Kısa Dipnot-3 : Özgürlük
- Kısa Dipnot-2: Hazır Zihniyet
- Kısa Dipnot...
- Müzik
- Dünya Malı Dünyada Kalır...
- Ruh=>Beden,Beden=>Ruh
- Değer
- Bir Zamanlar...-1
- Beni Ben Yapan Bendeki "Benlik"tir
- Bir Garip Hikaye-2
- Bir Garip Hikaye-1
- Nerdeyim Ben?
- Küreği Aldım Kazıyorum...
- Hayalperest...
- Ummadık Taş Baş Yarar...
- Yalan mı? Gerçek mi?
- Bir Yalnızlık Hikayesi...
- Nerede O Eski Günler...
- Ritim
- Bir Çocuğun Gözüyle...
- Şey...
- Yaz-Çiz-Karala
-
▼
Temmuz
(22)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.