Kendini tart, bak ne haldesin. Bak ne haldeler, ne yapıyorlar ya da yapmıyorlar. Eziyorlar mı, çiziyorlar mı, boyuyorlar mı? Körü körüne bağlanma, bağlanırsan kaybedersin. Körü körüne sevme, seversen ezilirsin. Hep alttan alırsın, ama hep alınırsın. Hep itilirsin, hiçbir zaman itemezsin. Hor görülürsün, hor göremezsin.
29.10.2012
26.10.2012
Çin Malı Düşünceler
Hep gerçekleştiremediğin hayal evreninde yaşıyorsun. Hep kuruyorsun ama gerçekleştiremiyorsun. Fedakarlık yapıyorsun, ama bir arpa boyu yol gidemiyorsun. İstiyorsun, düşlüyorsun, "bir benim olsan neler yaparım onun için" diyorsun. Bazen miden bulanıyor, hatta uzun süre geçmediği de oluyor. Sürekli tekrar ettiriyor kendini. Günlerce uykusuz kalıyorsun, düşlüyorsun çünkü. Uyuduğunu sanıyorsun ama aslında uyumuyorsun çünkü uyurken bile onunla boğuşuyorsun.
25.10.2012
Kısa Dipnot-11: Ata(mı?)sözü
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın", atasözleri her zaman söylenen kulağa hoş gelen, söyleyeni belli olmayan(anonim) bir çeşit tarihi eserlerdir. İçeriği düşüldüğü zaman çoğu kez bir ders verme, bir durumu açıklamak için kullanılan sözlerdir. Belki söylediğin gün ilerisi düşünülerek söylenmeyen ama dilden dile dolaştığı ve sürekli benzer örneklerin tekerrür etmesinden dolayı söylenme ihtiyacı duyulan sözlerdir.
20.10.2012
Kısa Dipnot-10: Robot
Bazı insanlara manzarası kötü geliyor bu hayatın. O sandalyesini alıp, çayıyla beraber karşısına geçip izleyebileceği manzaralara layık göremiyor bu hayatı. Sürekli bir yerinden, bir noktasından şikayet ediyor. Hep bir sıkıntı olduğunu düşünmek genlerine işlemiş sanki. Duyumsama, anımsama ve özümseme duygularını kaybetmiş bu hayatta. Şikayet genlerinin ona emrettiği bir bilgi kırıntısı olarak kalmış. Bakış açısı tek bir noktaya odaklanmış ve hiç bir şekilde değişmeyecek şekilde, eski kafa zihniyeti şeklinde kalıplaşmış.
13.10.2012
Kendini Dinle
Hep düşünürsün ben bu hayatın neresindeyim? Hep konuşursun kendinle bu hayatın parçası mıyım? Hep söylersin kendine lanet olası hayat? Hep istersin diğerleri gibi olmayı,onlar gibi yazmayı,düşünmeyi, konuşmayı, aşık olmayı belki de ölmeyi.İnsan ömrünün belli bir bölümünü (bana göre %10-%15 lik) bu tarz düşünceler oluşturuyor. Çelişkilere dayalı umutsuz soru kalıpları. Mutlu olduğunda bu sorularla karşılaşmıyor ama ömrünün sonbaharını yaşadığı dönemlerde hep bu ve bunun gibi soruları kendine soruyor. Belki tek amacı var bunda "kendini hiç etmek" ya da "yok saymak". Aynaya baktığında gördüğü et parçasını 8 milyarlık nüfus içinde görmüyor. Bunu da "bunalım"la, "depresyon"la açıklıyor saygı değer okumuş abiler,ablalar,amcalar...
7.10.2012
Boş Hedef Hoş Hedef
"Derslerine çalışırsan sana şunu alıcam" diye başlanır çocuk kandırma eylemeleri. Hedefler yüksek tutulur, amaçlar dar kalıplar içine sığdırılmıştır. Görünürdeki amaç çocuğu iyi bir hedef yönlendirmektir. O yüzdendir ki verilen teklifin değeri de büyüktür. Çocukta gelen bu teklifi hiç bir zaman geri çevirmez ve daha önce çalışmadığı kadar ders çalışır. Bir değişim timsali olur. O güne kadar hep arkadaşlarıyla sokakta vakit geçiren çocuk artık eve kapanır az ya da çok ama iradeli bir şekilde hedefe kitlenir ve onun doğrultusunda çalışır. Düzensiz bir insan olan elemanımız birden düzene girer.
5.10.2012
Al Senin Olsun
İki kişinin birbiri arasındaki etkileşim sonucu oluşan olaya halk dilinde "aşk" denir. Bunun sonucunda bu iki elemanın birbiriyle vakit geçirmelerine ya da birbirlerine zaman ayırmalarına "birliktelik" ya da "flört" denir. Tanımlama yaptığımızda bir erkek-kadın arasındaki olaylar dizisinin başlangıcını "aşk" ve "birliktelik" oluşturur. Hep iyi niyetle başlanan ve çoğu kez bir tarafın ya da iki tarafın fedakarlık gösterdiği o kalıpsal ilişki. Zamanla yaşlanan ilişki bir ötelemenin ya da değersizleştirilmiş duygular zincirinin esiri olur.