3.07.2013

Engelleri Aşalım-1: Saygı

Ruhsuz Atmaca blog dünyasına girdiğinden beri hep farklı konularda yazmaya bir şeyler anlatmaya olabildiğince bir şeyleri göstermeye çalıştı. İnsanları biraz daha düşünmeye, empati kurmaya ve içlerinde var olan ve kullanmadıkları saygı kavramını, kavramlıktan çıkarıp uygulamaya geçirmeleri gerektiğini söylemeye çalıştı. Bu süreçte, bu yazıya gelene kadar yaklaşık 95 yazı yayın hayatına geçirdi.  (bunların belli bir dönemi önceki blogundan kalan yazılardır. ) Düşünmek-Tartmak-Uygulamak bu bağlamda yazılarının profilini oluşturmaya çalıştı. Olabildiğince ne X in görüşünü ne de Y nin görüşünü anlatmaya çalıştı. Kendi penceresinden "bunu yapın" şeklinde değil de "birde buradan bakın yada birde böyle bakabilirsin" demeye çalıştı. Birinci yaşını doldurmaya az bir süre kala çeşitli konularda alt başlıklı yazılara imza attı.

Blog dünyasına giren ve bu dünyada var olan her blogcunun zamanla oluşan bir sosyal sorumluluğu vardır. Bu durum hangi konu veya başlıkta olursa olsun en azından olması gereken durumdur. Bu yüzden uzun zamandır düşündüğüm engellilerle ilgili yazı başlığını bugün itibariyle açıyorum. Ne kadar yazarım bilmiyorum, ne yazarım bilmiyorum ama başlangıç iyidir. En azından bu yazı bile biraz duyarlılığa yardımcı olabilir. Amacım onların durumunu daha da konuşulur duruma getirmek, yazılan bir söz illaki görüldüğünde "ha bunlarda varmış" dedirtebilir.

Herkes bu hayatta dört dörtlük doğmuyor, yada yaşamını daim ederken dört dörtlük yaşayamıyor. Başladığın yolun başında ya da ortasında, sonunda bir takım olaylarla karşılaşıyor. Bazı kayıpları oluyor ve biz buna hayat diyoruz. Herkesin hayat hikayesinin kapağı güzel jiletinlerle süslenmiş olmuyor, kabartması olan yazılara da sahip değil yada kuşe kağıda baskılı, özel sayfalar... Böyle bakıldığında bir insanın diğer insanın yaşamını tanımalı ve ona saygı duymalıdır. Yaşam zor, yaşamak zor. Fakat, bu hayatta yapılacak ödevler arasında bunlarda var. Tam anlamıyla yorumlayabileceğim bir istatistiki veri bulamadım ama bu kaynağa göre:
Türkiye istatistik kurumunun verilerine göre yüzde olarak, görme engelliler 8,4, işitme engelliler 5,9, dil ve konuşma özürlü 0,2, ortopedik engelli 8,8 , zihinsel engelli 29,2, ruhsal ve duygusal 3,9,türeyen hastalıklar 25,6, çoklu özür grubu 18,0. Cinsiyet oranında bir araştırmayı sizlerle paylaşmak istiyorum, gene yüzde olarak gerçekleştirilmiş. Özür grupları içinde erkek nüfusun 67'si görme 57,5'i işitme özürlü 67,0 dil ve konuşma özürlü 56,2 ortopedik özürlü, zihinsel engelli 61, ruhsal ve duygusal engelli 67,9, türeyen hastalıklar 56,2. kadınlara geçecek olursak görme 33, işitme 42,5 dil ve konuşma engelli 33, ortopedi 43, zihinsel özürlü 38, ruhsal ve duygusal 32, süreğen hastalıklar 43,8 çoklu hastalıklar 46,5. Bu oranın çoğu kentte yaşarken nüfusun yüzde kırka yakın kısmı kırlarda yaşıyor. Alıntı 
 Hal böyle olunca büyük bir oranda o ya da bu şekilde vücudunu verimli halde kullanamayan insanlar var. Ve bu insanlar o vücudu bir ömür boyu kullanmak zorundalar. (O vücudu kullanıp değerini bilmeyen insan sayısı ise bir hayli fazla. )

Günümüz dünyasında; kadının erkeğe, erkeğin kadına, yaşlının gence olan saygı durumunun içler acısı olduğunu düşünürsek bu durumun bir hayli zor olacağını bilebiliriz. Zihinsel engelli insanları bir yana koyarsak -çünkü onların normal yaşantıda normal insanlar gibi olmasının zor olduğundan- fiziksel engelli vatandaşları normal dünyaya kazandırabiliriz. Hani acıma duygusunu bir yere bırakıp, onları da normal insan gibi görmeliyiz, normal insan gibi hitap etmeliyiz ve normal insan gibi karşılamalıyız. Yapı olarak acıma duygusu o insanlarla aramıza bir set çekmeye neden olur, çekilen her set/ engel onları ötekileştirmeye ve normal yaşamdan uzaklaştırmaya neden olur. Bu yüzden herkese olduğu gibi onlara da "saygı" göstermeliyiz.

Yavaş yavaş normalleşme ortamı da oluşuyor aslında, mecliste engelli bir kadın milletvekilinin olması ve orada hakların savunulabileceği anlamına gelir.Yaşayan insan, çözümü daha iyi bulabilir.(Şuana kadar durum nedir esasen bilmiyorum öngörü sadece ) Çağın gelişmesiyle sosyal medya organlarında haklarını ve şikayetlerini iletme gibi durumlar olabiliyor.

Kapsam olarak herkese düşen bir görev vardır. Engelli olan insan kendisini iyi ifade edebilmeli ve karşısındaki insanda (yetkili) onu dinlemeli. Yakın zamanda belediyelerin yollara döşediği görme engelliler için olan kaldırım taşları (adını bilmiyorum) iyi ve pozitif bir adımdır. Hala eksikler olsa bile merdivenlerin yanlarına yapılan yürüme engelliler için iniş-çıkış yolları da gördüğüm şeyler arasında. Ayrıca  kamu kuruluşlarında çalışma imkanları olarakta kapsamlar artmakta. (Eksikler var ama adım olarak olumlu)

İletişim açısından beklentim ise televizyon yayınlarında engellilerin imkanlarını kolaylaştıracak imkanlar sunulması. Okan Bayülgen programında işitme engelliler için işaret dili anlatan birini kullanmıştı. Bu olay kapsam olarak genişletilebilir. Örnek olarak filmler alt yazı seçeneği sunulabilir, programlarda Okan Bayülge'nin yöntemi kullanılabilir. Çünkü onlarda belirli bir izleyici profilini oluşturuyor.


Son olarak; elimden geldiğince kısa kısa anlatmaya çalıştım, yazıyı yazma amacım saygı kelimesini bir kez de engelli insanlar için telaffuz etmekti. Bilinmelidir, engelli insanlar normal insanlardan daha da yetenekli olabilir. Son yıllarda bunun en büyük örneğini 2012 Olimpiyatlarında Güney Afrikalı atlet Oscar Pistorius'dur. Özel hayatını bir yana bırakırsak başarısını göz önünde bulundurursak onlarında şans verilirse ne denli başarılı olacaklarını görebiliriz. Yazıyı yazma amacımı dediğim gibi "saygı", yok olmaya yüz tutan bir kavram ama birde bu konu için dillendirmek istedim... Ayrıca twitterdan #engelleriasalim şeklinde tweet atabilirsiniz.

Not: Blog yazılarının okunma durumundan dolayı yazıyı olabildiğince kısa tutmaya çalıştım. Yazıyla ilgili eksikler olabilir,  bunun hakkında görüşünüz ya da fikriniz  olursa iletşim formundan ulaşabilirsiniz ya da yorum yazabilirsiniz.

2 yorum:

  1. Önemli bir konuya, aslında bir sosyal yaraya parmak basmışsınız, tabii ki anlayana!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Elbet bir gün anlaşılır. Zaten biz ve bizim gibiler unutmadıktan sonra sıkıntı olmaz. :)

      Sil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam