26.11.2013

DİLEN-SEN

Dilencilik tarihsel olarak eski süreçlerden gelir. İnsan yaradılışı gereği zaten bir dilencidir. Her konuda her olayda bunu görmek mümkündür. Elde edemediği her şeyi dilenerek elde etmeye çalışır, düşüncesi körelir yenilerini dilenerek elde etmeye çalışır. Kimi zamanda aşkını dilenerek elde etmeye çalışır. Dilenmek belki, insanın kademe olarak bir derece ya da iki derece alta düşmesini gerektiren bir durum olmasına rağmen, bir çok konuda elde edilemeyecek şeyleri elde etmeyi sağlar.

Tabi ki bunun dışında reelde bunu meslek haline getirmiş insanlar var. Bugünkü yazımın konusunu da kendileri oluşturuyor. Öncelikle, bu yazıyı ihtiyacı olduğu için bu işi yapanları ayrı tutarak yazıyorum.

Lisedeyken, tarih dersinde öğrendiğim ve unutmadığı konular arasındadır, sadaka taşı. Hangi dönem olursa, olsun bir milletin tümünün refah ve zenginlik içinde yaşaması mümkün değildir. İnsan doğuşundan itibaren başlayan rekabet ve hırs özelliği yüzünden birbirini alt etme durumu ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı bir takım kişiler her zaman standart kaybedendir.

Sadaka taşları, Osmanlı döneminden günümüze miras kalan, birlik beraberliğe en çok katkı sağlayan araçlardı. Günümüzde uygulaması zor olan bu davranış, o dönemde çokça iyi yerine getiriliyordu. Taştan yapılan bu yapıya atılan paraları, herkes ihtiyacına göre alıyordu. Bu da bir nevi paranın bir kişiye değil de bir çok kişiye gitmesini sağlıyordu. Günümüzde bu yapılsa herhalde suistimale açık durumlar teşkil edebilirdi. Çoğu insanımızda "Rabbena hep bana" anlayışı hakim...
Dilenci hayat
Pasolini'nin (1961) Accattone (Dilenci) filminden...
Günümüzde en çok para kazanan mesleklere baktığımda, dilenciliği görememem beni çok üzüyor. Çünkü, zabıta baskınlarında üzerlerinden ve banka hesaplarından çıkan serveti görünce, aslında onlarında bu listede üst sıraları zorlamaları gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu işin bir meslek sayılması gerek, çünkü çoğusu işini profesyonelce yapıyor. Ben devletin yerinde olsam, bu işi bir meslek kolu yapar ve bu meslekten vergi alırdım. Aslında işte temiz esasen;

1- Atanma derdi yok,
2- Vergi sıkıntısı yok,
3- Emek, sadece duanın ve yalvarma paralelinde kas ve kol kuvveti yok.
4- Kazancı süper, normal bir memur ya da çalışanın elde edemeyeceği geliri elde ediyorlar.
5- Sınav derdi yok, sadece bir çıraklık evresi geçirmek gerek.
(Bu işte temel ölçüt profesyonel oyunculuk yapmak ve insani duygulara hitabı bilmek.)

Ben, bu mesleği geleceğin meslekleri arasında görüyorum ama tabi bir meslek olarak kabul edilince bu olabilir. Meslek olurlarsa da, geniş bir toplulukları olduğu için bir sendikalaşma hareketine de gidebilirler. Sendikalarının ismini de geçen arkadaşımın bana söylediği gibi, "DİLEN-Sen" olabilir.

4 yorum:

  1. Heheh ''DİLEN-Sen'' çok iyi yaa.. filmi izlemedim ve bunu da listeye aldım. Liste oldu dağ gibi dostum :) bu arada eline sağlık ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsim fikri arkadaşıma ait ama artık bu şeyin adı meslek olmalı onlarda utanmadan yapabilmeli :) Liste olayı fena ya hiç bitmeyen liste var bende daha başlamadım bile. :) Bu filmi çok çok önceden izlemiştim. Konuyla direk bağlantısı yok ama resim eklemem gerekiyordu bunu ekledim :)

      Sil
  2. Sadaka taşını ilk kez duydum. Böyle bir uygulamanın başarıyla yapılması ise gerçekten de bana ütopya gibi geldi.
    Aç gözlü insanların yaşadığı bir toplumda, insanların ihtiyacı olanı almakla yetinmesi seviyesine erişmenin ne büyük bir gelişme olacağını düşündüm. Oysa sadaka taşı geçmişte kalmış.. Ne denli gerilemişiz yazık ki ne yazık! Teşekkürler paylaşım için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Belki, Osmanlı Döneminde de hatalar vardı, fakat o dönem şimdiye göre daha insancıydı. Günümüzde insanların rahat elde edebilme ve arzularının sonucunda ortaya çıkan kişiler dilenciler. Allah düşürmesin diyim...

      Sil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam