29.12.2013

Yeni Yılınız Kutlu Olsun...

Bir insan her yıla umutla başlamak ister, bir önceki yılda olan kötülüklerin bir sonraki yılda olmamasını ister. Esasen sıradan günlerden bir farkı olmayan yıl dönümü, yıl başlangıcı; tarihin ona yüklediği anlam yüzünden yeni yıl anlamını alır. Yeni bir sayfanın temelleridir, yeni yıl...

27.12.2013

Teknolojinin Konumlandırması

Dünya nereye gidiyor? Bu soru yaşayan her insanın sahip olduğu dönemde, aklını kemiren temel soru ve sorunlardan biri olmuştur. İnsanlık tarihsel olarak, hangi türde olursa olsun; ister pozitif, ister negatif her zaman bir gelişim içerisindedir. Düşünme eylemi ona her zaman bir takım kapılar açmıştır.

21.12.2013

6.12.2013

Bir Garip "Ayrılık" İncelemesi

Bir önceki yazıda Ruhsuz Atmacanın varlığına ters olan bir aşk incelemesinden bahsetmiştik. İnsanların ruh halleri her zaman farklıdır. İnsan her saniye güncellenen varlıktır. Ne olursa olsun saniyesi saniyesini tutmaz. Benzer yaşadığını düşünür, fakat her zaman farklıdır. Onu farklılaştıran zaman ve zamanın yarattığı yıpratma durumudur.

1.12.2013

Bir Garip "Aşk" İncelemesi

İnsanların aşk ikilemi farklıdır, her insan farklı evrenin, farklı yaşamın bir ürünüdür. Kendi içinde bir dünyası vardır ve bu dünya ne sana benzer, ne de başkasına. Zaten ona birey, kişi unvanını veren de budur. Dünya da 8 milyara yakın insan olmasına rağmen bir tanesinin bile birbirine benzediğini ya da bir tanesinin aynı şeyi yaptığını, yaşadığını göremezsiniz. "Tıpatıp ... aynısı" denen cümleler sadece mecazi şeylerdir, bu işin mizahını oluşturur.

26.11.2013

DİLEN-SEN

Dilencilik tarihsel olarak eski süreçlerden gelir. İnsan yaradılışı gereği zaten bir dilencidir. Her konuda her olayda bunu görmek mümkündür. Elde edemediği her şeyi dilenerek elde etmeye çalışır, düşüncesi körelir yenilerini dilenerek elde etmeye çalışır. Kimi zamanda aşkını dilenerek elde etmeye çalışır. Dilenmek belki, insanın kademe olarak bir derece ya da iki derece alta düşmesini gerektiren bir durum olmasına rağmen, bir çok konuda elde edilemeyecek şeyleri elde etmeyi sağlar.

22.11.2013

Sociological İmagination/ Sosyolojik İmgelem

Günler geçiyor, aylar birbirini kovalıyor, bugün insan dediğimiz kişiler yarın kişiliklerini kaybediyor. Bu gün beyaz olanlar yarın siyah oluyor. Dün birbirini düşünenler bu gün düşman oluyor. Temel sorun, zaman ve şartlar...

16.11.2013

Gerçekler ve Sanılar

Öncelikle uzun bir aranın ardından yeniden yazmanın güzel olduğunu belirtmek isterim, ah şu vizelerin gözü kör olsun.  Gerçekler ve sanılar, gerçek gerçeklik, ruh, beden, akıl, duygular karmaşalar ..., insan evreninde görülen, görülmesi gereken durumlardır. İnsanın kaç bilinmeyenli bir denklem olduğu hala çözülememiştir. Tam çözüldü derken, yenisi çıkıveriyor karşımıza, bu yüzden sonsuz denklemli diyebiliriz duruma.

1.11.2013

Üçleme: Tarafsız

Her insani değerin altında bir anlam yatar, bir değerin öncüsü olmaya çalışır. Manalara çözüm bulmaya çalışır; çünkü değerler ve normlar vardır. İnsan varoluşu bireysellik değildir, bireyci olmak değildir, köle olmak, itaatkar olmak değildir. İnsani değerler insanı tarafsız yapar, bölge ayrımı olmayan, kuşatması olmayan bir hayat sunar ona. Karşılıklı saygının kucaklamasını sağlar. (Konuyla ilgili: bknz-1 , bknz-2 )

29.10.2013

Cumhuriyetimizin 90. Yılı Kutlu Olsun...

Bu millet başka milletlerin buyrukları altında hiçbir zaman kalmadı, bu Osmanlı dan beri böyle geldi, hatta daha da evvelinden. Çünkü bizim yaradılışımızda bir bağımsızlık vardı. Varlığımızın yegane nedeni budur ki, biz bağımsız bir milletiz ve bu bağımsızlığımız ilelebet payidar kalacaktır.

26.10.2013

Üçleme: Yerli

İnsan bir toprak üzerinde doğar, o toprak üzerinde emekler, o toprak üzerinde adımlarını atar. (Üçlemenin ilk yazısına bakabilirsiniz... ) O toprağın üzerinde düşer kalkar ve yürümeyi öğrenir. Yeri geldi o toprağın üzerine uzanır, yeri geldi o toprağın üzerinde yalın ayak dolaşır. Başka bir memlekete gidip geldiğinde aidiyetini göstermek için toprağını öper. Çok uzağa gittiğinde toprağından bir parça alır; elin vatanında sıkıldığı zaman çıkarır koklar, öper onu...

23.10.2013

Üçleme: Yabancı

Bir zamanlar ansızın, sen istemeden, istemediğin bir şekilde ayrılırsın vatanından; evin, işin arkadaşın, memleketin arkadadır. O arabanın arkada camından son kez bakar gibi bakmışsındır ona; ama nafile... Özür dilersin her gördüğün ağaçtan ama nafile... Artık gidiyorsundur ve ne onlar seni, ne de sen onları bir daha göremeyeceksindir. Bu kaçınılmaz veda çok yaralar açar ruhlarda...

19.10.2013

2000'lerde Genç Olmak: Çizgi Film

Doksanlarda gerçek çocukluk anlamında insanlık tarihinin son evresiydi. Çünkü o günden sonra gelen nesil bir bakıma "hazır emekçi" bir çocukluk oldu. Doksanlar ve öncesi döneme bakıldığında ise çocuk olmak emek istiyordu. Yaptığın her eylemin bir planı vardı. İmkanlar kısıtlı zaman dardı. Doksanlarda çocukluk; bir deterjan firmasnın sloganı gibiydi: "Kirlenmek güzeldir!"

15.10.2013

2013 Bumerang Ödüllerinde Bir "Atmaca"

Öncelikle bütün herkesin Kurban Bayramını kutlarım. Umarım ki bayramın anlam ve öneminin anlaşıldığı mübarek günler geçiririz. Kardeşliği hatırlar, paylaşmayı bir adet haline getiririz. Gelelim esas meseleye... Bundan önceki blog deneyimini saymazsak gerçek anlamada, azıcık profesyonellik anlamında ilk blogger deneyimimi bu blogum da yaşadım. Nerden, nereye geldiğimi, acılarımı, değerlendirmelerimi bu blogda yaşadım, yaşıyorum. ( Daha geliştirmem gereken şeyler var farkındayım.)

14.10.2013

Kaybedişe Ağıt...

İnsan doğar, büyür, yaşar ve ölür. Böyle bir paralel evreni vardır. Kaçınılmaz sonudur, "ölüm". Bunun ne zaman geleceği, nerede geleceği ve ne şekilde olacağı belli değildir. Belki 20'li yaşlarda iken, belki de 100 yaşında iken ama ölümün uğramayacağı, kapısını çalmayacağı insan evladı yoktur.

11.10.2013

6.10.2013

1.10.2013

Kayıp...

Her insanın ağlarla örülmüş bir hayatı vardır. Bu ağlar hep belirli standartlarda ve belirli kalitelerde. Yaşamın her evresinde, her döneminde örülmüş ağlara takılanlar uğraşırlar. Onların bıraktıkları, onların yıktıkları enkazlarla boğuşurlar. Bazen bu enkazın altında kalırız bazen de sağ salim kurtuluruz. Her giden ağı bozar; ağ bozulduğu zaman işleyişi ve konu değişir.

27.09.2013

Heykelcik...

Günümüzün değer yargılarında insanlar için, aileler için en önemli olay yetiştirdikleri çocuklarının başarılı olmasıdır. Bir takım çabalar sonunda elde edilen; elle tutulur, gözle görülür bir malzemenin, bir materyalin olması gerekir. Akrabalar arasında konuşurken yada komşularla konuşma sırasında "Bizim çocukta şey aldı..." başlayan cümlelere her zaman tanık olmuşsunuzdur. Tabi bunu duyan kişinin kıskançlığının tavan yaptığını hissetmişsinizdir. Zaten amaçta karşımızdakine havamızı atıp: "Ya seninki ne aldı,hı" gibi bir gönderme yapmaktır.

20.09.2013

Sinema ve Hayat-4: Kara Delik-Black Hole

İnsanların bu hayatta kara delikleri fazladır. Düştükleri her durum onları için sonu olmayan, bitmesi mümkün olmayan bir boşluktur. Kafalarını yukarıya kaldırdıklarında gördükleri bir aydınlık vardır ama onları o aydınlığa götürecek yani düştükleri o uçurumdan kurtara bilecek birinin olması gerekir. Her kara delik insanın yaşadığı uçurumun manasına göre anlamlanır. Kimisi aşk yüzünden düşer bu boşluğa, kimisi kaybettiği yakınından, kimisi de açgözlülüğünden...

14.09.2013

Bilinmeyen Yaşın Yorgunu

Hayat bazılarından hep almayı biliyor. Onun nefesinden dakikalar çalmayı, olması gerekenleri olmayacak şekillere dönüştürüyor. Varolan enerjiyi yok etmeye; geleceğinin adımlarını silmeye çalışıyor. Zordur bu hayatta hep kaybedeni oynamak, sürekli sürüklenmek, sürekli sürünmek gerekir. O zarif bedenin hep dayak yemeyi öğrenmeli, sıradan bir olay gibi gelmelidir. Hep kaybedersin, mutluluk senin için ulaşılmazlar arasında olur; zaten ulaştığında da bir mefta olursun.

4.09.2013

90'larda Çocuk Olmak: Atari-Top 5

Hepimiz çocuktuk, iyi yada kötü bir çocukluk evresi geçirdik. Bazıları çok küçük umutlarla büyüdü, bazıları imkanların arasında boğuldu. Ama takvim yaprakları çevirip baktığımızda kısa da olsa uzunda olsa sahip olduğumuz, başrolünü oynadığımız bir çocukluğumuz oldu. Blogum da yer  yer yaşadığım dönemin bölümlerinde kesitler sunmaya çalışıyorum. Bu bağlamda yazdığım, çizgi film 1-2-3, oyunlar 1-2-3 . Ben doksanlarda çocuk oldum, iki binlerde genç sınıflandırma yaparsam bu statüdeyim. Ve yaşadığım dönem yakın zamanda olmasına rağmen şimdiyle kıyaslanmayacak kadar mükemmel ve keşke bitmese denilecek türden.

31.08.2013

Kadınlar ve Kombinasyon

Kadınların  genelde matematiğe aklının ermediği ve onların işte televizyon programları, diziler, gezme tozma gibi eylemlere kafalarını yorduğu hep söylenir. Kısacası erkek düşüncesi "keyfi neye el verirse o". Ama gerçek düzende bu duruma baktığımızda durumun pek böyle olmadığını görürüz. Onlarda varolan bir deha var ama onlar bunun farkında değil. Matematik zor bir iştir ama kadınlar bunu her gün yapıyorlardı. En basitinden, ev ekonomisinin baş mimarları annelerimizde bunu görebiliriz. Küçük paralara alınan dünyalarca şey. Pazarlık yaparak alamayacakları şey yok o Einstein beyinli değerlilerimizin.

24.08.2013

Sağduyu ve Empati

Sağduyu damarlar, sağduyu kanalları. İnsanlarda bulunması gereken en önemli niteliklerden. Bir insanın karşısındakini anlayabilmesi ya da karşındakinin onu anlayabilmesi için bir insan vücudunda bulunması gereken en önemli niteliktir. İnsanın yapabileceği fevrilikleri ören en önemli araçtır "sağduyu". Çünkü bu niteliğe sahip olan insanlar, fren mekanizmasına sahip insan demektir.

17.08.2013

Sinema ve Hayat-3: Max Payne Döndü

Kaybolmuşluk, unutulmuşluk, bitkinlik ve bıkkınlık. İnsan, hayatının birçok evresinde, birçok bölümünde bu hislere sahip olur. Depresif hareketler, içsel bunalım ve yitiklik olmayacak kadar fazladır bu dönemde. Max Payne'de hayatının birçok evresinde bu ruh halini bu bunalımı yaşadı. daha öncede bahsetmiştim kendilerinden. Hayat ona hiç bir şekilde gülmemişti ve ondan çok şey almıştı.

15.08.2013

Kötü Blogger Olmak İçin Yapılanlar/Yapılmışlar...-2

Geldik serinin ikinci yazısına, "Kötü Blogger Olmak İçin Yapılanlar/Yapılmışlar..." diye sıralıyorum kendimce, blogger dünyasında şuanda sahip olduğum blogla birlikte 2 buçuk sene dolmak üzere gördüklerimden ve okuduklarımdan yola çıkarak derleme yazısıdır. Şöyle anlaşılmasın benim blogumda yazdıklarımda dört dörtlük, on numara yazılar değildir. Hani "yazıyor ilk önce kendisine baksın" olmasın. Kaldığımız maddelerden devam edelim( Okumayanlar için birinci yazıya bknz...):

11.08.2013

Mim-2: Nerede Eski Bayramlar?

Aslında bu başlığı bugün her söylediğimizde bir esprinin olduğu düşünülür ama bugünümüze baktığımızda geçmişimizin ne kadar iyi ve yaşanılabilir olduğunu görüyoruz. Bir zamanlar şöyleydi dediğimiz o kadar çok şey var ki, hatırlasakta hatırlatsakta nafile... "İnsanın gerçek yurdu/vatanı çocukluğudur/geçmişidir" derler, çok doğru söylerler.

5.08.2013

Sinema ve Hayat-2: Max Payne'in Ölümsüz Aşkı

Max Payne oyununu bilmeyeniniz yoktur. Özellikler 2000'lerin başında bilgisayarların daha fazla dünyamıza girmesiyle başlayan oyun trendinin tercih edilen en önemli ürünüydü, "Max Payne". İnternet kafeler de geçirilen onca saatin, boş geçen günleri doldurma sebebiydi kendileri. Birçok kez kendilerini oynamak için internet kafeye gitmişimdir. O dönemde favori olan iki tane oyun vardı ( yaşadığım bölgede en azından ): 1- GTA, 2- Max Payne. 

1.08.2013

Hayırlı Ramazanlar-2: Şükür

Her şey başlangıcında zor gelir. Nasıl yapıcaz? Nasıl olur acaba?  Nasıl geçecek bu ay? diye sorularla meşgul ederiz zihinlerimizi. Ramazanda bu başlangıçlardan biridir. Bu mübarek aya girdiğimizde önümüzde çıkmamız gereken bir dik yamaç olduğunu görürüz. Fakat yaşamaya başladığımızda her tırmandığımız yamaç, attığımız her adımın ne derece zevkli olduğunu görürüz.

24.07.2013

Radyo'nun İcadı ve Önemi

Bilindiği gibi teknolojik gelişmelerin ya da yeni icatların her devirde insan aleminde karşılanma biçimi aynıdır. Bugün yapılan atılımlar ve ortaya çıkarılan ürünlerin, tüketilme biçimlerine bakıldığında bu durumun geçmişte de aynı olduğunu söyleyebiliriz. O güne kadar olmayan ama o günden sonra olacak bir şey ve daha önce görmediği bir şey olduğu içinde yabancılık ve tatlı telaş...

21.07.2013

Sinema ve Hayat: Yaşam Güzel...

Hayat zor, hayatın değerini anlamak ondan daha zor. Yaşıyoruz, yaşlanıyoruz ama dönüp bakmıyoruz ki, "ne yapmışım ben bu hayatta" diye. Herkes belli bir koşuşturmacanın, belli bir işleyişin peşinde. Kimileri bunun keyfini almışken, kimileri de "bitse de gitsek telaşın"da. Yaşamın denklemini çözmek zor, çünkü bu hayatın kombinasyonları çözülmeyecek kadar bir ömür ister. Kimse bu yükün altına giremeyeceği için bu çözümü düşünmez. Zaten girse de boşuna, ortalama ömrü olduğundan sonucu ya görür ya görmez...

19.07.2013

Ruhsuz Atmaca 1 Yaşında...

Bundan tam 1 yıl önce temelleri atılan Ruhsuz Atmaca bugün itibari ile 1 yaşını doldurmuş bulunmakta. Bu kadar uzun süre yazar mıyım? diye çelişkilerin olduğu fakat başlanılan yoldan dönülmediği bir sene oldu. Okulumun yoğunluğundan dolayı boş vakitlerimde bir ayın tüm yazılarını yazmaya çalıştığım zor ama tatlı bir sene oldu.

16.07.2013

Kısa Dipnot-24: Toplum Bilinci

Yaşadığımız döneme gelişme çağı dedik, her anlamda yenilik, her kademede değişim girdi. Bir takım üretim ve devrimler insanlık hayatına sunuldu. İnsanlık yararlansın, yaralanmakla kalması test etsin ve bu test sonucuna göre de gelecek nesillere doğru ve güvenilir şekilde bu ürünü bıraksın. Çoğu yazımın da konusu olmuştur, "sosyal medya". Hep bir eleştiri yapmışımdır, olabildiğince de öz eleştiri olmuştur bu tür.

12.07.2013

Hayırlı Ramazanlar

Yazıma başlamadan önce herkesin mübarek Ramazan Ayı kutlu, mutlu, huzurlu olsun. Bin aydan daha hayırlı bugünlerde birliğin, beraberliğin, herkesin ortak payda da buluşması ve birbirine saygı göstermesi dileğiyle. Umarım bu ay her Müslüman'a her dua eden büyüğe küçüğe hayır kapılarını açar. Uzun zamandır yazmak istediğim konular arasında yer alırdı, "ibadet". İnsanların bu yaşamda varlıklarını anlamaları için yapmaları gereken davranışlar ve eylemler bütünüdür. Bir diğer açıdan bakarsak Allah'a karşı gösterdiğimiz saygıdır.

8.07.2013

Kötü Blogger Olmak İçin Yapılanlar/Yapılmışlar...

Başlığı belirlerken esasen ikilemde kaldım: "Blogger olmak, iyi bloggerler için bıdı bıdılar vb. şeyler aklıma geldi ama böyle daha dikkat çeker ve okunabilir olduğunu düşündüm. Gelelim konumuza, günümüzün favori işlerinden biri, bir blogger hesabı alıp belli bir süre döktürmek sonra sıkılıp bir güzel terk-i diyar eylemek. Kimse demez ki:

6.07.2013

3.07.2013

Engelleri Aşalım-1: Saygı

Ruhsuz Atmaca blog dünyasına girdiğinden beri hep farklı konularda yazmaya bir şeyler anlatmaya olabildiğince bir şeyleri göstermeye çalıştı. İnsanları biraz daha düşünmeye, empati kurmaya ve içlerinde var olan ve kullanmadıkları saygı kavramını, kavramlıktan çıkarıp uygulamaya geçirmeleri gerektiğini söylemeye çalıştı. Bu süreçte, bu yazıya gelene kadar yaklaşık 95 yazı yayın hayatına geçirdi.  (bunların belli bir dönemi önceki blogundan kalan yazılardır. ) Düşünmek-Tartmak-Uygulamak bu bağlamda yazılarının profilini oluşturmaya çalıştı. Olabildiğince ne X in görüşünü ne de Y nin görüşünü anlatmaya çalıştı. Kendi penceresinden "bunu yapın" şeklinde değil de "birde buradan bakın yada birde böyle bakabilirsin" demeye çalıştı. Birinci yaşını doldurmaya az bir süre kala çeşitli konularda alt başlıklı yazılara imza attı.

2.07.2013

Bir Yalnızlık Hikayesi-2 : Uzun İnce Bir Yol

İnsanlar belirli bir yaşa geldikten sonra orta okulda, lisede, üniversitede ya da hiç okumadan kendilerini hayat denen sonu görünmeyen ve karşısına ne çıkacağı belli olmayan girdaba atıyor. Kimileri 1-0 önde başlarken, kimileri de çok geriden başlıyor. Kat etmesi gereken onca yol varken bulduğu şansları değerlendirmesi gerekiyor.

26.06.2013

Kısa Dipnot-23: Hedef

Hayat bu denklemlerle dolu, çözülmesi gereken onca problem, alınması gereken onca önlem var. İnsan dünyaya her zaman 1-0 geride başlayarak doğar. Nasıl bir ortama geldiğinin, nasıl insanlarla tanışacağını bilmediği bir ortamda doğar. Buna da "takdir-i ilahi" denir. Kaderinde yazılan çizgileri bu takdir-i ilahi dediğimiz kilit cümle belirler her zaman.

19.06.2013

Kısa Dipnot-22: Sosyal Medya Bilinci

Sosyal görünümlü asosyal köylüyüz. Günümüzün en temel durumu budur. Gelişen bir dünya, yetişen genç nesiller ve onların esir oldukları sosyal olma sevdası. İletişim araçları artık gelişiyor, her gün bir yenisi eklenerek yoluna devam ediyor. Fakat hayatımıza o kadar bilinçsiz giriyor ki; biz de bodoslama şekilde onlarla tanışıyoruz.

10.06.2013

90'larda Çocuk Olmak: Oyunlar-2


90'larda oynanan oyunları anlattığım yazının üçüncü bölümüne geldik. Eğer diğer yazıları okumadıysanız aşağıdaki linkten yazıya ulaşabilirsiniz.
90'larda Çocuk Olmak: Oyunlar
- 90'larda Çocuk Olmak: Oyunlar-1

Bugün yazacağım bu yazı serinin son yazısı olacak, elimden geldiğince bu yazıda 90'ların en popüler oyunlarını yazmaya çalıştım...

31.05.2013

Kısa Dipnot-21: Global Köy-4

Bize ne lazım? AVM mi? Hastane,okul vb. şeyler mi? AVM diyeceğinizi duyar gibiyim, çünkü bize AVM lazım! AVM'ler bir ülkenin gelişmişlik düzeylerini gösteren en önemli, günümüz zamanının insan yaratımı bir global köy ortamlarıdır. İçersine girdiğiniz zaman klimasıyla ferahlatan, etiketlere baktıkça cüzdanları okşatan o muhteşem ve muazzam insan yapımı ortamlar.

22.05.2013

90'larda Çocuk Olmak: Oyunlar-1

90'larda oynanan oyunları anlattığım yazının ikinci bölümüne geldik. Eğer ilk yazıyı okumadıysanız aşağıdaki linkten yazıya ulaşabilirsiniz.
- 90'larda Çocuk Olmak: Oyunlar
Yazının ilk bölümünü bitirirken çocukların oyun oynaması gerektiğini söylemiştim. Çünkü oyun oynamak çocuğun gelişimini sağlayan en önemli unsurlardan birdir. Bu oyunun türü ne olursa olsun, bütün oyunlar için geçerlidir. Neyse biz gelelim oyunlara:

14.05.2013

90'larda Çocuk Olmak: Oyunlar

90'ların çocuğu olan Ruhsuz Atmaca'nın, bu dönemlerle ilgili ilk yazılarını okumuşsunuzdur. Okumadıysanız aşağıdaki linklere tıklayarak okuyabilirsiniz.
-90'larda Çocuk Olmak: Çizgi Film
-90'larda Çocuk Olmak: Çizgi Film-2
-90'larda Çocuk Olmak: Çizgi Film-3
İlk yazı dizisinde elimden geldiğince 90'lı yıllarda izlediğimiz çizgi filmleri elimden geldiğince derlemeye çalıştım. Bu yazımda ise gene 90'larda sokakta, okulda, evde oynadığımız oyunları sizlere hatırlatmaya, biraz da yaad etmeye çalışacağım.

11.05.2013

Mim-1

Blog dünyasında son günlerin en popüler olayı mim'lemek. Hani adı duyulunca "o ne ya" deyip kötü gibi düşünülen bir şey olsa da, aslında iyi anlama sahip bir kelime. Ayrıca bloglar arasında iletişim sağlayan bir köprü de diyebiliriz. Herhalde ilerleyen zamanlarda bir röportaj şekili olacak diyebilirim. Kısa süre önce takip ettiğim bloggerlardan biri "Hayatın İçinden Bir Tutam Ben" beni mimlemiş, bende sorulara elimden geldiğince yanıt vermeye çalışacağım.

5.05.2013

Kısa Dipnot-20: İnsan Benliği

Bazı şeyleri zora soktuk usta, şimdi ne yapacağız? Girdiğimiz bu zorluktan kaçacak mı? Yoksa zoru severim deyip ve yaptığımız hatanın başka hatalara yol açmaması için savaşacak mıyız? Peki savaşırsak ne olur ki, her tarafına kesik atılmış, yaralanmış ve yıpranmış bir beden ve bir bütün olamamış bir ruh hali... Uğraşmak gerekir ama uğraşmak için bir ruhsal durum gerekir. Fakat yaşanmışlıklar insanları yıpratır. Her geçen gün öyle bir yara açar ki insan bedeninde, belki de kapanmayacak yaralardır bunlar.

24.04.2013

Bir Mutsuzluk İncelemesi...

Bir mutsuzluğun incelemesi her zaman zordur bu hayatta. Mutluyken söylenebilecek çok söz varken mutsuzken söylenebilecek sadece iki üç kelime vardır. Ucu bucağı nereye gittiği bilinmeyen bu hayatta insan her zaman ve her şartta mutluluklar ve mutsuzluklar yaşar. Yaşadığı bu ömrün, yaşlılığına bırakacağı bir takım mirastır, bunlar. Fakat burada önemli olan bir insanın "mutsuzluk"larıdır. Her zaman gülebilse, her zaman mutlu olabilse yaşadığı bu hayatın pekte bir anlamı kalmaz aslında. Monotonluk baş gösterir işin sonunda.

13.04.2013

Aşık Mısın Len?

Herkes sana kendi dilinde aşkın, tarifini yapar. Sana hep kendi bildiklerini, kendi yaşadıklarını, deneyimlerini anlatırlar. Baştaki amaç bellidir "ben yaşadım, sen yaşama. Benim ağzım yandı seninki yanmasın". Fakat aşkın tarifi ya da aşkın tahlili bu değildir. bu olamaz. Her insan belli başına, kendi bütününde farklıdır. Ve bu farklılık sonucunda, dünyayı, insanlığı ve hayatı farklı görür. Bunun adına "dünya görüşü" denmiştir.

6.04.2013

Kısa Dipnot-19: Bir Kelime Bir Çatlak

Kelime, tek başına anlamı olabildiği gibi başka bir kelimenin yanına gelince değişik anlamlar yaratan, anlaşma biçimidir. İnsanlar hal, durum ve konumlarına bağlı olarak bu dünyada kendi kelimelerini üretirler. Burada önemli olan yaşadığı durumu, kendi düşünce evrenine göre yorumlayabilme yeteneğidir. Ağızdan bir çok kelime çıksa bile bunlardan sadece bir tanesi anlamlı olabilir. O kelime kendi üretimidir.

30.03.2013

90'larda Çocuk Olmak: Çizgi Film-3

Bugün 90'larda çocuk olmak yazım üçüncü bölümüyle karşınızdayım. Bu ay nostalji olsun diye hem kendim için geçmişi hatırlamak, hem de bilmeyen arkadaşlara geçmiş hakkında ipucu vermek için benim çocukluk dönemimin çizgi filmlerini seçtim. Farklı başlıklarla gene geçmişi hatırlatmaya çalışacam. Bu ayın adına "Ruhsuz Atmaca'nın 90'lada Çizgi Film Ayı" desek hiçte yanlış olmaz. Neyse kaldığımız yerden devam edelim.

22.03.2013

90'larda Çocuk Olmak: Çizgi Film-2

Geçen yazımda 90'larda severek, tekrarlarını bile ilk kez izliyormuş gibi izlediğim çizgi filmleri sizlere tanıtmaya, hatırlatmaya çalıştım. Bu yazımda, o yazının devamı niteliğinde bir yazı olacak. Geçen yazıda 5 tane çizgi film ve onlara adını veren karakterleri tanıtmıştım. Şimdi 6'dan devam edelim.

14.03.2013

Atmaca'nın İsyanı-2

Zor geliyor, kaybetmek, zor geliyor, olmaması. Hep yanında olan, hep seninle olan, hep senin olan birinin gitmesi zor geliyor. Yeri geldi bağırdığı, yeri geldi kin kustuğun, yeri geldi sustuğun ama varlığını hissettiğin kişinin gitmesi zor geliyor. Olsa da sussam, olsa da konuşmasam. Dilim tutulsa ama benimle olsa...

8.03.2013

90'larda Çocuk Olmak: Çizgi Film

Herkes belli dönemlerde dünyaya gelir ve geldiği dönemi çocuğu olarak adlandırılır. 70'ler,80'ler,90'lar gibi. O dönemde yaşadığı için o dönemin imkanlarıyla beslenir, o dönemin olumsuzluklarıyla yaşar. Zaten sizin döneminizden olmayan birine size: " Bizim dönemde farklıydı." der. Kendi dönemi ona zevkli gelir, o dönemdeki akşamlar farklıdır, yaşam şartları ve insanlıklar.

27.02.2013

Kısa Dipnot-18: Tüketim Toplumu

Gelişen insanlık, gelişen toplum hayatı ve üretmeyen tüketen insan nesliyle birlikte, insanlığımız da değişme, ve kendi bünyesinde erozyona uğrar oldu. Geçmişte üretmek için araştırma yapan ve bunun paralelinde zevkleri farklı olan insan topluluğu vardır. Yardımlaşmayı bilen, sevgiyi bilen, az da olsa karşısındaki ile empati kurabilen insanlarımız vardır.

19.02.2013

Kısa Dipnot-17: Takvimler

Günler geçiyor, takvimden her gün bir yaprak daha kendisini koparılmış bir şekilde, yalnızlığa itilmiş buluyor. Takvimde asılı iken değeri olan o kağıt parçası, o günün sonunda değerini yitirerek, bir paçavra haline dönüşüyor. Yaşamak, ömür tüketmek takvimlerle eşdeğer bir olgudur. Yaşadığımız dönem içersin de eskittiğimiz, sayfasını kopardığımız, hadi arada da merak edip arkasını okuduğumuz o takvim yaprakları. Onlar bizim can yoldaşlarımız oldu bu hayatta.

11.02.2013

Bir İnanç Komedisi...

Mayaların kıyamet kopacağına inandıkları kehanet tarihi 21 Aralık 2012'di. Bu tarih herkesi bir takım ikilemlere düşürerek, "Acaba!" diye düşündürdü. Hatta bazı arkadaşları: "Kıyamet kopacak, ben bu dünyada görevlerimi tamamlamadım, param var o zaman ölemem" deyip güzel bir isme sahip olan ülkemizdeki bir köye yerleştiler.(Tabi bir takım maddi imkanlar harcayarak.)

10.02.2013

Atmaca'nın İsyanı

Biz ne yaptık bu hayata? Biz ne günah işledik, ne kötülük yaptık, oysa tek amacımız yaşamaktı. Bize verilen bu ömrü, hakkını vererek yaşamaktı. Güzel, mutlu, bacasından dumanı tüten, sıcacık ev ortamı olan bir ortamda yaşamaktı. Yeri geldi istemekti, yeri geldi ezmek, yeri geldi ezilmekti amacımız. Yeri geldi ağlamaktı, yeri geldi gülmek...

2.02.2013

Yaratım İşi

İnsanlara belirli kelimeler belirli anlamlar ifade eder. Kendince anlamlı gördüğü kelimeyi kendi anlam dünyasında evirir çevirir. O kelimeyle yeni bir dünya oluşturur. Ufaktan bir yapı inşa eder, onu ete kemiğe büründürür. Ona hayat verir. Zamanla onu renklendirir. Bu özelliği sebebiyle insan diğer varlıklardan ayrılır.

23.01.2013

Bende Yapabilirim!-2

Efendim daha farklı bir alanda farklı bir konuya değinme amacıyla başladığım "Bende Yapabilirim!" (Okumadıysanız ilk yazıyı buradan okuyabilirsiniz.) yazısının ikinci bölümüyle karşınızdayım. İlk bölümde bir kişinin blog açmaya karar verdiğinde, yapması gereken, blog öncesi işlerden bahsetmiştik. Blogu açtıktan sonra yapılması gereken durumlardan bahsetmeye çalışacağım.

16.01.2013

Kendin Ol!

Bazen anlamları insanlar yaratır. Belki de hayatın en önemli aşaması da budur. Anlam yaratma olayı çoğu kez başına iş açsa da, onun bir şeyler düşünmesi, kendisini ifade edebilmesi açsından önemlidir. Ezberci bir sisteme karşı yorumlama yapmak onun ne kadar farklı biri olduğunu, kendisinde onlardan farklı bir özellik bulunduğunu gösterir.

9.01.2013

Bende Yapabilirim!-1

Kendini ifade etme, geliştirme ve insanlara açılma isteği sonucunda doğan bir olay blogculuk. Uygulamanın ücretsiz olması ve ufak tefek rötuşlarla gerçeğe yakın bir tasarım yapmanın getirdiği kolaylıkta, amaç "az bilgi, çok emek"sloganı ile geniş kitlelere ulaşmak.oldu. Sen kafanda taslağını belirledikten sonra, yaratacağın şablon, bir şekilde oluşuyor.

4.01.2013

Kısa Dipnot-16: Global Köy-3

Günü gününe izlediğimiz, kaçırınca kafayı yediğimiz o muhteşem televizyon programları. Çoğu kez babadan saklanan kumadalar ve söylenen harika bahaneler "Baba bitiyor,lütfen izliyim şunu!" Bazısı 90 dakika sürüyor, bazısı 120 dakika. Bir film izliyorsun bir bakıma. Kimi dizisine aşık, kimisi tartışma programına. Kimisi karakterleri kahramanı yaptığı için, kimisi nefret ettiği için izliyor. Kimisi muhalif olduğu için, kimisi desteklediği için izliyor. Peki bu programlar neler veriyor bize?

2.01.2013

Kısa Dipnot-15: Global Köy-2

Çoğu yazımda eleştiri konum olmuştur, "teknolojinin gelişimi ve bununla beraber gelen edilgen toplumlar". Teknik anlamda pozitif adımlar atılsa da bunu kanıksayamayan kitleler o adımların araçları olmuş, yaptıkları sadece yürümesini sağlamaktan başka bir şey olamamıştır. Kendisini bir adım ileriye götürecek araç olarak gördüğü teknoloji onu daha da geriye götürmüş, yeni ufuklar açması gerekirken olanla yetinmeye hapsetmiş onu. Tabi bunlardan bahsederken hep göndermelerim internet ve onun oluşumunu sağlayan araçlar olmuştur.

Reklam