28.09.2014

Bugün...

Geçen sene bugündü, fakat günlerden dündü, yani lanet olası cumartesi sabahı... İnsan cumartesilerden nefret eder mi? Hani yüz kişiye sorsan hiçbirinin "sevmem" demeyeceği gündür cumartesi, olmasın yok olmasın hatta uzun diyeceği gündür cumartesi... Fakat benim için öyle değil, ve öylede olmayacak!

20.09.2014

Ne Dinliyok-2

Yaz ayından mıdır, yoksa benim doğumumdan kaynaklanan durumlardan mıdır? bilinmez bir lanettir sürüyor. Tam memleketime gittim geldim dedim, bu lanet şehre adımımı attığımdan beri terslikler birbiri ardına sıralanmaya başladı. Hatta öyle ki artık bunla ilgili özlü sözler yazmaya başladım misal: "Yolunda giden tek şey hiçbir şeyin yolunda gitmediği..." gibi.

13.09.2014

Bir Ölüm İstiyorum...

Bir ölüm istiyorum, şaka gibi olsun, herkes gülsün, unutmasın ama üzülmesin. Belki o zaman ölümlerin kötü sonlar değilde, bir başlangıç olduğunu, yas değilde, sevinç, mutlu sonlar olduğunu anlatabilir. Belki o zaman insanların ölüme kadar olan ertelemelerinin, nedenlerini ağlarken düşünemezken, gülerken düşünmelerini sağlayabilir...

9.09.2014

Röportaj: Ödüllerin En Büyüğü "Oscar Favorite"

Sinemayı seviyoruz, izliyoruz, elimizden geldiğince eleştiriyoruz. Hayatına kablo çekerek başlayıp şu son zamanlarda 3,2,1 motor şeklinde devam eden bir canlı Atmaca. Bunun için önemli argümanlar elde ettiğim bir blog Oscar Favorite. Bir çok film hakkında bilgi elde edebileceğiniz bir arşivi var. Kimse bu işi kolay kolay yapmaz diyebileceğim iş. Günde onca iş arasında 3-5 film izleyip, o kafayla o filmlerle ilgili bir yazı hazırlamak zahmet işi. Hele hele bunu her gün yapmak. Röportaj olayına ilk +Serdar Kara abi ile başlamıştım, o benim için önemli biriydi, şimdide diğer önemli biriyle bunu devam ettirelim ve +Alper Sağlam ı bir dinleyelim, alın çayınızı kahvenizi, açın slow bir müzik açın ve şu güzelim röportajı baştan sona keyifle okuyun. Kendisine teşekkürü borç bilir, başarılarının devamını dilerim...

2.09.2014

İşte Öyle Bir Şey...

Sahi, Eylül ne zaman oldu?, O kadar geçti mi? Bu takvim yaprakları da ne kadar acımasız, öyle bir geçiyorlar ki ne anlamlandırabiliyoruz bu hayatı, ne de özümseyebiliyoruz. Hoş zaten biz kaybedeniz, bizim için kazanmak sadece ulaşılması zor bir hayal... Gözümüzde o kadar yüksekte değil aslında, hani olsa gam yemiyecez Atmaca'yla...

Reklam