Küreselleşmenin temel mantığı insanları tüketici olduğu yapıdan, üretici olduğu yapıya evrilmesine yol açmasıdır. En azından bugünkü internet dünyası, siber alan insanlara tüketimi meşrulaştırırken, üretimi de seçenek olarak sunmaktadır. İşte bu anlamda internetin en önemli atılımı olan ağ oluşumu ve onun sunduğu araç olan sosyal ağlar karşımıza çıkıyor. Bu yazının konusu, sanal dünyada yer alan birçok ağdan biri olan sosyal ağımız, bloglar olacak.
Blog Nedir?, temel anlamı ile, bir multimedya işlevselliği olan; yazı, ses, video gibi unsurların birada olduğu çoklu ortamın yer sağlayıcısı denilebilir. Bir diğer anlamda kullanıcı türevli içeriklerin oluşturulabildiği, kişiye özel sunumların sergilendiği, profesyonel yayıncılıktan anti-profesyonel yayıncılığa teşvikin sağlandığı ortamlara verilen addır da diyebiliriz. Blog, profesyonel ya da amatör yayıncılığın yapıldığı bu ortamda, bu yayınları yapanları genel sınıflandırması ise blogger adını alıyor. Yani her yayıncı bir bloggerdır temel adıyla, daha sonra sanal kimliği onun bu alandaki kimliğidir. (Örnek: Blogger başlık ise bu başlığın alt başlığı Ruhsuz Atmaca'dır diyebiliriz!)
Profesyonel anlamda yapılan yayıncılıkta bu yazının kapsamına girdiği söylenemez ama amatör yayıncılık için "Bloggersın Sen Blogger Kal Denilebilir!". Bu sosyal ağ mecrası temeli amatörlük üzerine kuruldu, amatörlük bu anlamda kötü bir çağrışım yapmasın! Yani eskiden 500 TL, 1000TL gibi ücretlerle iyi tasarımlı siteleri açmaya imrenen ama yapamayan, kendini ifade etmeye çalışmak için mecra bulamayan, sadece izleyen ama kendini izletemeyen insanların bu istemine yanıt veren mecradır.
Bu anlamda birçok blogger günlük, haftalık, aylık şekilde bloglarını güncellemekte, bazıları kitap çıkarıp yeni bir alana kaymakta, bazıları blog hayatının sürekliliğini kaybettiği için bloggerlığı bırakmaktadır. Tabi ki belli normlarda sirkülasyonun olması normal, çünkü çok fazla sayıda benzer bloggerlar var. Bunlar arasında seçkin olanlar ve ona yakın olanlar daha kalıcı bir konuma erişmekte.
Bloggersın Sen Blogger Kal! |
Bugün bir bloggerın temel iki üç problemi vardır. Bunlar: en çok takipçi, en çok yorum alan ve en çok okunan. Temel olarak hepsi aynı yola çıkar, takipçi. Ancak bu kriterler kendi içinde farklı anlamları çağrıştırır. Takipçi hedefi, reklam odaklı çalışır, reklam almak onun için önemlidir bunun içinde başarının göstergesi, çok takipçiye sahip olma halidir. Benim gördüğüm 1000 izleyici yani bloggerlar tarafından izlenme. Blogger popülerliği getirir. (diğer sosyal ağlardaki takipçi dağılımı farklı analize girer!), Yorum alma hali işi, genellikle kitap blogları, kişisel bloglar için ideal bir tercihtir. Gelişimi sağlar ve yorum demek yeni düşüncelere kaynak getirir. Okuma ise, bu da aslında arama motorlarında üst sıralara çıkarak bir ajanda, küçük bir e-ansiklopedi yaratma amaçlı bloglar içindir. Reklam odaklı bloglar bunu önemser, bu yüzden çok içerik girer az yorum alır.
Üç başlıkta temel olarak yaşayarak gördüğüm blog türlerinden oraya çıkardığım unsurlardır. Esas olarak hepsi birbirine bağlıdır. Takipçin varsa okunursun, belli oranda yorumda alırsın; yorum alırsan okunursun, belli oranda da takip edilirsin; aranırsan, bu başlık aralarında zayıf kalsa da yorum alma ve takip edilme olasılığın yüksektir.
Bir blogger bir unsuru yerine getirebilmesi için en önemli unsur, sürekli, periyodik yani bir şekilde içerik üretmesidir. İlk başta iyi kötü içerik üreterek kendini blog ortamına adapte ettikten sonra blogger başlığının alt başlığını atarak kendini bu ortamda kimlikleştirmelidir. Burada önemli olan yazmaya başlamadan önce, Ne yazabilir? Ne yazmalıyım? Kime Yazmalıyım? gibi soruları tartıp, girdiği yoldan dönmeyeceğinin sözünü kendisine vermelidir. Bu kısa bilgilendirici yazı ile uzun süreli yazı suskunluğumu bozuyorum diyerekten, bir kişisel bir teknik yazı serime devam etmeyi umuyorum. Şimdi son kez bir daha diyelim, "Bloggersın Sen Blogger Kal!"
Sevgiyle Kalın...
Blog yazmak beni mutlu ediyor umarim uzun yillar yazabilirim.
YanıtlaSilİnşallah, inandıktan sonra yazarsınız. :)
SilTeknik yazılarında anlattığın çoğu şeye katılıyorum. Bu yazıyı okurken önemli unsurun sürekli içerik üretmek olduğunu okuduğum an biraz derin düşüncelere daldım... Çünkü hiç yapamadığım bir şey.
YanıtlaSilEline sağlık. ^^
Hani yazının adına teknik mi denir bilmem ama işte kişisel dışı şeyler bu yazılar daha resmi, akademik olmasa da ona azcık yakın yazılar. Yani senin blogun artık süreklilik arz edecek durumu aşmıştır, kitlesi vardır. Bu aslında ilk adımlar için geçerli, yeni şeyler insanları çeker. Sen eski bir bloggersın, he yazsan kötü mü olur? Olmaz tabi! Bende aynı haldeyim, içerik girme sayım düştü. Teşekkür ederim. :))
SilBen de ilk yazmaya başladığımda daha çok takipçi, yorum ve arama motorlarında üst sıralarda olmak istiyordum. Şimdi etiket bile kullanmıyorum arama motorundan önerilmemek için :)
YanıtlaSilTakipçi sayısı tabi ki hala önemli ancak sayı olarak çok olmaları değil farklı kişilerin fikirlerini de öğrenmek, paylaşmak, faydalı bir ortam oluşturmak açısından.
Blogları seviyoruz :D
Hahaha yine de kullansan sen, yani bir içerik girdiğin zaman bundan diğer insanların faydalanması önemli. :D Takipçi herkes için önemlidir bence de, çünkü insan yazdıklarına tepki ister, senin bu konudaki düşüncen daha güzel, ne kadar farklılık o kadar güzellik. :D
SilBlog konusunda son zamanlarda dikkatimi çeken insanların sürekli çevresindeki blog yazan kişileri eleştirip kötü olduklarını dile getirmesi. Blog da bir sosyal medya ve içeriğin kaliteli olup olmaması kişiyi ilgilendiriyor bence. Eğer kaliteliyse göreceli olarak yorum da alıyor, takipçi de. Tabi çok iyi içerikler olmasına rağmen ilgi görmeyen bloglar da görüyoruz. Burada devreye kalabalığın ne isteyip istemedigi giriyor. Belli kişilerin bilmişlik yapıp şöyle yapın böyle yapmayın demesi çok hoş değil bence. Şu aralar hep bu tarz şeylerle karşılaşıyorum. İnsanlar özgürce içerik üretmeli ve paylaşmalı. Kalite kısmı okuyucuyu ilgilendirir diye düşünüyorum. Ama elbette blog yazmayı ciddi bir iş olarak gören herkesin a dan z ye kaliteli olması gerekir.
YanıtlaSilHaha eleştiri de bir yazı türüdür, yazacak bir şey kalmadıysa ne yapsınlar. Haklısın, dediklerin bence blogger olduğunu gösterir, analiz yapmışsın. :D Yani burada önemli olan kitle içersinde kişiselleşebilmektir, hani 20 kişilik bir taban önemli bunlarla iletişim kurmak, konuşmak, yazışmak, yorumlaşmak önemli.
SilBlogda profesyonellik aramadığım için net kalite konusunda şüpheliyim ama özen önemli, bakan, okuyan insan en azından dert çekmesin. :D Yaptığın yorum güzel yorum bak hoşuma gitti, analizlere devam. :D
O saymış olduğun üç ayrı problemden kendimi kurtarmış varsayıyorum. Ama biraz zaman aldığını da itiraf etmem gerekir.
YanıtlaSilHahaa artık eskisi gibi toy bir blogger değilsiniz. Seçkinliğiniz ve bir kitleniz var. Aslında bu anlamda bu yazıya örnek bloggerlardansınız. :D
Silİkinci gün oldu, internetten uzak kalışım. Girdiğimde ilk olarak senin paylaşımını gördüm ve buradayım. Konu güzel, yararlı ve samimi bir post olmuş. Kutlarım oğlum.
YanıtlaSilTabii ki yazdıklarına katılıyorum. Sizlerin eğitimleriniz, diğer bloggerların meslekleri, velhasıl güncellemekte bazen aksamalarınız olabilir. Ben bildiğin üzere geç başladım. Bir çok bloğu okuyup yorumlaştıkça daha da ilgim arttı. Son zamanlara doğru ise hayata bakış açımı olumlu yönde etkilediği ve hâliyle memnun ettiği için devam ediyor ve Allah izin verdiği sürece de etmek kararındayım. En çok da yazmanın ne kadar rahatlatıcı olduğunu fark ettim. O zaman devam Ruhsuz oğlum :)))
Başarılar dileklerimle. Ece ablan :)
Tabi ki devam edin abla. Siz zaten güncellik konusunda çok geri değilsiniz, bilmiyorum diyorsunuz bazen ama bana kalırsa birçok bloggerdan daha başarılı, iletişim ve etkileşim kurabilmeyi başardınız. Ben nacizane fikirler sunuyorum sadece. Teşekkür ederim güzel dileklerin için Ece Abla. :))
SilÇok güzel bir yazı olmuş, tebrikler
YanıtlaSilTeşekkür ederim abla. :)
SilYanlış anlasilmaktan korkarak ve haddimi aşmadigimi umarak başlıkta cok hafiften bi igneleme biraz gonderme yapiliyor hissine kapiliyor insan fakat yazinin icerigi ise aksine bloggerlari tesvik niteliginde.
YanıtlaSilHaddi aşma ne haddime, yoruma açık yazı ve insanlar anladıklarını yorumlamakla mükellef. :D Gönderme amaçlı yazmadım aslında bir durumu ortaya koyma temennisinde bulundum. 4 yıldır blog ortamındayım deneyimin bir görüntüsünü çizmeye çalıştım. :D Değerli yorumunuz için teşekkür ederim ama korkmak, yanlış anlaşılmak bunları düşünmek yanlış. :D
SilBlog yazmaya basladigimda ilk önce kendim icin baslamistim. Günlük yerine sanal ortama tasidim anlik düsüncelerimi. Sonra takipci sayisi girdi isin icine. Takip etmeyeni takip etmem düsüncesi belirdi. Ne kadar cok takipci o kadar cok yorum düsüncesi yanlis geldi bir süre sonra. Anladim ki blogunu benimseyen, hele ki kisisel blog isen, sana sen oldugun icin deger veren bloggerler yorum birakiyor. Ve yorumlardan anlasildigi üzere cogu kez hep ayni insanlar yorum yapiyor. Arama motorunda rekor kirmis yazilarimin altinda bir yorum bile yok mesela. Blogu yazmayi seviyorsan kullanacaksin. Kasmayacaksin. Ben kendim icin sadece sene icinde tüm yasanmisliklarimi, önemli anlarimi, yeni gittigim sehirleri, okoudugum kitaplari not aliyorum blogta. Blogum benim not defterim. Sevgiyle kal.
YanıtlaSilÇok çok ve çok haklısın. benimde misal 12 bin tıklı yazım var 1 tık başı yorum alsam yazı yorum ihyası olacak ama olmuyor. Mühim olan çekirdek bir aile oluşturabilmek o olduktan sonra her şey yürüyor. Yazmaktan, takip etmekten keyif alıyor insan. Sevgilerimle, teşekkür ederim.
SilVallahi çok ama çok haklısın. Artık kitlen kadar varsın, ablan/abin star bebeğim moduna bağlamış durumda instagram sayesinde yine de biz blog yazanlar içerik üretmeye devam Sevgiler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. İçerik üretmeyi süreklilik ve eğlence olarak görenler bu süreçte kalıcılığı yakalıyor. Önemli olan varolunan bu konumu anlamlandırdma biçimi. :)
Sil