18.07.2012

Bir Yalnızlık Hikayesi...

Yalnızlığın intikamıydı yüzündeki pişmanlık. Vazgeçmiş,itilmiş ve bir o kadar da yorulmuştu. Her gün aynı şeyleri yapıyor, aynı olaylara gülüyordu. Hatta aynı saatte tuvalete gidiyordu. Hayat bir bakıma onu kuklası yapmış, esareti altına almıştı. Bir zamanlar mutlu ya da mutsuz olduğunu unutmuş kendini bir şeylerden soyutlamıştı.Sanki belli bir süreden sonra ne yaşlanıyor ne de gençleşiyordu.Yaşamıyor gibiydi.  

Her gün baş ucundaki saate baktığında zamanın donduğunu , akrep ve yelkovanın durduğunu görüyordu. Hayatın esiriydi. Gitmek istediği dünyada kalmış ve esir alınmıştı. Ama benliğinde bu dünya yoktu. Bu dünya için yaratılmamıştı. 

Bu dünyaya ait olmadığını aslında zamanla anlamıştı. 6'lı yaşlara kadar ıssız mahalle kenarlarında yaşadı. Kimsenin onla dost olmaması veya mahallede yapılan çocuk oyunlarında yanlarına almamaları belkide o zamanda bu dünyaya ait olamadığının göstergesiydi. İtiliyordu. Sadece bakıyor,izliyor ama bir şey yapamıyordu.Çünkü kimse onu istemiyor ona bakmıyordu.
İlk ve orta okul yılları da bundan farksızdı. Sınıfında ki arkadaşlarıyla pek diyaloğu yoktu bile. Aşık olduğu kızlar ona bakmıyor. Alaycı tavırla onu dışlıyorlardı. Ne ilginçtir ki okul hayatı boyunca hep tek başına oturmuştu. Hayat belkide haritasını çizmişti ve sonuç olarak "yalnızsın be oğlum" demişti ona. 
Gençliği de pek farksız değildi. Yaşamın çocukluğunda onu asosyalleştirmesi, onu evden dışarıya çıkmamaya mahkum etmişti. Evdeki hayatı da pek farksız değildi.Yalnızdı, ailesiyle de pek diyaloğa girmezdi. Odasına çekilir düşüncelere dalardı. 

Askerde iken hiç ummadığı anda ailesini kaybetmesi de haberi onu bunalıma itmiş ve hayattan iyice soyutlamıştı. Çünkü pek konuşmasa da,diyaloğa girmese de, tek dostu ve arkadaşı ailesiydi. Askerden döndükten sonra ufak bir fabrikada temizlikçi olarak çalışmaya başlamış. Pis hayatın,pisliklerini temizliyordu.
Böyle bir hayat evresi geçirmişti. Boş,mutsuz,aksiyonsuz ve gereksiz. Belki de "Nerdeyim","Neden burdayım" sorularının cevaplarını aramakla. Ve hayatın onu dışlamasıyla ölümü beklemesi de ona oynanan oyunun parçasıydı. 

Peki o bunu istemiş miydi. Hayatın esiri olmak ve yanlış yerde olduğunu düşünmekle yaşamak. Ve bu rolü istemeden üstlenmek,hakkını vermeye çalışmak.Ve sonuç olarak  bir çok sorunun esiri olmak ve hayatta hiç bir şey yaşamadan ölümü beklemek...

25 yorum:

  1. güzel işime yarayabilir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, adını belirtsen de kimin işine yaramış bilse idik. Bu da bizi sevindirirdi. :)

      Sil
  2. Adamsın :D türkçe performansına yarar :D

    YanıtlaSil
  3. teşşekküler :)

    YanıtlaSil
  4. Bana da bu rol ü vermiş senarist. Ama ben oynamak istemiyorum bu baş rolde, bari fügüran olaydım çok mu yalnızlığın perdesinde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı durum bende de hakim ama öyle bir çevrelenmiş ki rolün textleri etrafımızda tercihsiz bir tercihliliğin esiriyiz.

      Sil
  5. Güzel olan her şeyin farklı bir açıdan bakılınca kötü yanının olduğu gibi kötü görünen şeylerin de güzel yanlrı görülebilir. Vel hasıl Yalnzlık güzel şeydir! kötülüklerine bakıp kendini sorularla yormamalı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen sanki çok görüyon he, yalnız bu yazıya kadar da gitmen çok muazzam :) Sorular önemli sorunlar olmasa. :) Bu kadar sorunlu insanlar arasında yalnızlık cennetin bir köşesi gibi değerli, onuda görmek gerek.

      Sil
    2. Görmüyor muyum???bennnn?? Güzellikleri?? Aaaa (:
      Bu arada hemen aşağıda çok okunanlarda ilk sırada bu yazınız bay ruhsuz (:
      Yalnızlık nefes aldıran bir mola gibi etrafımızdaki yalancı kalabalık içinde... ;)

      Sil
    3. Bilemem bana göre sadece korelliler ve italyan he bide ispanyollar onları görüyon :)) Doğru bu yazı en çok okunan yazılardandı, düşün ne kadar yalnız insanlar var :))

      Sil
    4. Yaaaa ne çok üstüme geldiniz amaaaaa (:
      Geçti, bitti onlar! Büyüdüm ben artık :-D
      Yalnız insanlar olarak çok tatlıyız diyesim geldi ama demiyorum bak diyor muyum? I ıh demiyorum ((:

      Sil
    5. Malesef sen yemi attın, kendin kaşındın :) Geçti bilmeyiz :)
      Güzel bir söz olurmuş, demeliydin ama dedin zaten :)

      Sil
    6. Alalala :-)
      Ne diyorsam o! :)
      Güzellikler güzel tabii ;-)

      Sil
    7. Tamamdır o zaman öyle olsun ne diyelim :))

      Sil
  6. Yanlızlık anlattığın kadar kötü mü yoksa yazdıkların kadar gerçekmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oww çok süper bir soru, ama diyebileceğim sen ne hissediyorsan o dur? Yazdıklarım kimine göre gerçek olur kimine göre yanlış, yaşayışların frekanslarının uyma durumlarına bağlı.

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. Keşke kim olduğunu bileydim de merak etmeyeydim. Esasen çok çok eski hikaye olduğu için devamı hikayeler, ya da yazı tarzları var blogda ama resmi olarak bir devam şuanda yok gibi.

      Sil
  8. yalnızlıktır en iyi ve güzel şey. o seni aldatmaz,seni asla bırakmaz,kalbini kırmaz ve hiç bir karşılık beklemeden yanındadır.hep seninledir bence tek sevilecek şey odur.insanlara ve dünyaya farklı bakarsın ve her şeyin boş oldugunun farkına varırsın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnızlığa övgü güzeldir lakin hep insanın mutsuzluklarının temsili olması üzücü. Yalnızlığa çok saplanmak insanı çok boğar, mutlu olduğunu sanar ama işte orda belirsiz kalır hayat. :D Güzel yorumun için teşekkürler lakin kim bu yorumu yapmıştır bileydik keşke.

      Sil
  9. bu hikayenin bakış açısı nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir deneme, temelinde melankolik anlatıma yönelik bir deneme. Durum hikayesi drama da diyebiliriz buna. Ortaya koyduğum bir yaşayış üzerinden tahlillendirme aslında. Kötü her yerde vardır. Kötü yaşayış ise her zaman vardır.

      Sil
  10. Abi çok sağol yaratıcı yazzarlıkta kullanırım ben utku çok sağol

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Metni kaynak gösterdiğiniz sürece kullanabilirsiniz. Kolaylıklar dilerim.

      Sil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam