28.09.2014

Bugün...

Geçen sene bugündü, fakat günlerden dündü, yani lanet olası cumartesi sabahı... İnsan cumartesilerden nefret eder mi? Hani yüz kişiye sorsan hiçbirinin "sevmem" demeyeceği gündür cumartesi, olmasın yok olmasın hatta uzun diyeceği gündür cumartesi... Fakat benim için öyle değil, ve öylede olmayacak!

Kaybetmek insanlığın fıtratında var. Sever ayrılır kaybeder, uzaklara gider kaybeder, bir süre görüşmez kaybeder. Fakat bu hep aralara kotalar, engeller koyarak kaybetmedir. Kaybetmenin en acı olanı sonsuza dek olanı aslında, hani ölümün gelip "Onu senden alıyorum!" diyenidir. Senin bu söz üzerine hiçbir şey yapamadığındır, yapamayacak olacağıdır.

Aslında bir insanın bu hayatta hiçbir şeyi o kadarda çok sevmemesi onun yararınadır, çünkü o şeyin dünü çok olur ama yarınları sadece ölümün, Azrail'in gelmesine tabidir. Sevme limitin her zaman dünün güzellikleri, hatırlamaları ile sınırlıdır. Geleceğe yönelik sevmeler hep varsayımsal hayallerdir... Çünkü o her zaman gelebilir ve yanından onu alıp gidebilir.
Sevmek temellerinde kaybetmek olan bir durumdur...(Foto: Beautiful Lie Klibinden)
Hayatta sürekli kaybedensen ve seni için lapaklaşmış bir kalıplaşmaya ittiyse artık yapacak da bir şeyin yok. Çünkü sen artık "Standart Kaybedensin", ve bundan zevk almaya bakacaksın. Eğer acı istemiyorsan, kabulleneceksin, eğer ağlamak istemiyorsan bu durumlara gülmeyi, tebessüm etmeyi bileceksin. Yoksa göz yaşların dinmez, sürekli melankolik olursun...

Aslında neden böyle olduğumu hep sorarım kendime ve araştırmaya çıktığımda kendi benliği hep o geçen senenin 28 Eylül-3 Mart lanet cumartesi günlerinde ölümle tanışmanın verdiği hüzündür bendeki bu hal ya da Atmaca'daki bu hal... Belki o güne kadar mutlu değildim ama gülmekten ara ara zevk alabiliyordum, şimdi ise her gülüşüm o günlerin öncesini arar oldu. Hani dünün mutlulukları... Takvim yaprakları çok çabuk eskiyor bir saatin akrep ve yelkovanının üst üste gelmesi gibi, yıllar değişse de günler hep aynı kalıyor. Ve belli günlere anılar yüklenmişse, hele de kötü anılar, işte o zaman acı vermeye başlıyor hayat...

Eluveitie- A Rose For Epona

Not: Bu yazı 7 yıllık can yoldaşım, her bir şeyim olan geçen sene kaybettiğim evcil hayvanım için yazılmıştır...

14 yorum:

  1. Bazen de o kayıplar yeni bir sen yaratır. Tabii yenilenmek, güçlenmek, ayakta durmak istiyorsan. Hep iki seçenekli yaşıyoruz hayatı, iki seçenekte bizim seçimimiz. O yüzden ya melankoliye gömüleceğiz ya da kalan kısa ömrümüzü an olarak tadını alarak yaşayacağız. Ve o an ona nasıl baktığımıza bağlı. İyi yada kötü, güzel yada çirkin.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni bir ben yaratmaya çok çalıştım ama galiba öyle genlerle donanmışım ki ya da özümsemem o kadar kuvvetli ki bir türlü eski benliğimi atamadım. Belki belli sebepleri var işte o günden sonra rast gitmeyen bir hayat, yolunda gitmeyen ruhumun fani işleri falan ama melankolinin dibindeyim desem yeridir. Yeni bir ben ne zaman olur o konuda tereddütteyim.

      Sil
  2. bu günlerde kimi kaybettin bilmiyorum ama bir gün hepimiz buluşacağız öyle düşünerek biraz da olsa teselli olabiliriz sanki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam bugünde kaybettim. Bende o günü özlemle bekliyorum, küçük tesellimde o aslında...

      Sil
  3. İnsan her şeye alışıyor her şey zamanla normalleşiyor sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki senedir normalleşmeyen hayatım var aslında bunu belki de ben istemiyorum, çünkü normalleşirse hayatım o zaman kaybettiklerimi unutur, hepten kaybederim diye...

      Sil
  4. Sebepler..
    Bizi biz yapan öyle çok sebep var ki.. yaşadığımız.. hani denir ya tecrübe diye.
    Kimisi çok kötü oluyor kimisi çok güzel..
    ama bizi biz yapıyorlar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın ama şu acı veren sebepler olmasa ne iyi olurdu...

      Sil
  5. valla ben biraz açık konuşayım. kaybettiklerine üzülme hayat böyle şöyle demiyeceğim. üzüleceksin , acıyı ertelemeyeceksin yaşayacaksın acını. Ama acının seni ele geçirmesine izin verdiğin anda işte o dediğin standart kaybeden olursun. Gerekli tüm donanımları al yani zırhlarını giy, git bi psikiyatriste , yok ben ilaç içmem diyorsan git bir psikoloğa acıyla başa çıkmanın yollarını gösterirler. Bazen kayıp ölüm oluyor bazen de ölmediği halde sonsuza kadar kayıp oluyor . Ve maalesef acı her zaman bir yerde kalıyor kabuk tutuyor sonra bi bakıyon kabuk kalkıyor hafiften kanıyor vs .. Yani merak etme asla unutmuyorsun. en yakın arkadaşımdan biliyorum manyağa döndü ama yardım alıyor psikologdan 6 ayda inanılmaz rahatladı. İhmal etme derim , dost tavsiyesi ;) Ve kayıpların için de Allah rahmet eylesin ve sana sabır versin diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, aile karakter yapımda bu var babamda aynı dedemde, hani genlerden gelen bir şey aslında; psikologa görünme isteğim var ama o kadar zihnen boğum ki ertelemelere gebe gidiyor her şey bakıcam bu yıl sonuna kadar gidicem inşallah, aslında şu anda adam akıllı birini araştırıyorum. Çok teşekkür ederim, çok açıklayıcı gerçekçi bana lazım olan şeyler yazmışsın.

      Sil
  6. Yani öyle bir konuki bu teselliler sacma kalıyor yanında.Ölüm Allah'ın emri Amenna ama üzülmek, ağlamak,herşeyde biz insanlara mahsus.Bu acıdan ötesi yok,son nokta acı bu.Allah rahmet eylesin bu saatten sonra onun için yapabileceğin tek iyilik ona bu dünyadan birşeyler göndermek,dini açıdan.Öneriye ihtiyacın yoktur eminim ama ilk önce Allah'a sığın ,sonrada tıbbi bir yardım al.Geleceğin ve sevdiklerin için bunu yap.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, elimden geldiğince dini açıdan bir şeyler yapmaya çalışıyorum, tıbbi yardımı da almaya çalışacam, bakalım artık her şey hayrına gider, Rabbim bugüne kadar bana bu şekilde nasip etti hayrı her zaman beklerim geleceğine de inanırım, artık gerisi zamana kalmış, bir kez daha teşekkür ederim.

      Sil
  7. uff çok haklısın ama ya.

    YanıtlaSil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam