8.01.2016

Beni Siz Delirttiniz!

Huzuru tarihin hangi günü, hangi saati, hangi saniyesinde bıraktıysak çok büyük ayıp etmişiz, hüznün insan hayatında hiç mi hiç yeri yok. Hele ki bu kadar çok düşünen bünyeye sahip olan kişilerin hayatında hiç mi hiç yeri yok... Hayat öyle bir hal almaya başladı ki; bir yandan acıyı kovalım derken bir yandan da macera olsun diye şırınga ile kendimize aşılar olduk. Yazık...

Hayat öyle bir hal almaya başladık, Marx'ın, Hegel gibilerin bir zamanlar dediği yabancılaşma tanımlarını sadece bir gözlemden, bir öğretiden ibaret görenlerin, bunu sadece okuyup geçenlerin artık, hayatlarında yabancılaşma denen tanımın vücut bulmuş hali karşımıza çıkar oldu. Nerde kaldı sevgi, nerde kaldı bu emek...

Bilmiyorum bir iki yazı sonra yine insanlığın en iyi yaptığı davranışlardan biri olan unutma eylemini yapacak olsam da, kendi kendime bu yılın ödevi ne olmalı? sorusunu sordum. Sordum ama tam yanıt alamasam da ders bahanesiyle çalıştığım birkaç notun ışığında gözümün önünde canlanan bir tanım hayat buldu "yabancılaşma".

İsim hem çok fiyakalı, herkes dilinde dolandırıyor, ama kimse nedenini tam olarak irdelemiyor; kimisine akademik geliyor, kimisine saçma ama kimse irdelemiyor. Kimisi "hadi len!" diyor, kimisi "ideolojik" ama yine de irdelemiyor. Farkında mısınız peki insan yaratımı düşünmeyi kendinde bir meziyet sanan insan evlatları...

Birdman - Atmaca
Hayatı kukla etmişiz, oynuyoruz.
(Foto: Birdman filminden)
Cümleyi bilerek bitirmedim siz tamamlarsınız orayı, farkında değilseniz de, yabancılaşıyoruz, yalnızlaşıyoruz, kimsesizleşiyoruz, tükeniyoruz. Hayatı, instagram fotoğraf koymak için attığımız yalancı gülücükler gibi gerçekçi, twitterda kendi görüşlerimizi yüceltirken, ötekileştirdiklerimizi, kendi doğrularımızla paylaştığımız yanlış iktidar görüşlerini ama ne yapıyorsak yabancılaşıyoruz.

Yarının birliğin günü olmasının yerine, bizim günümüz olmasının hayali hepimizin bir umudu olmuş. Bu hayatta tüketirken, yediğimiz insanlığı ne başkasına veriyoruz, ne de paylaşıyoruz. Sürekli başrole kendimizi yazdığımız bu senaryoda nasıl olur da mutlu sonra bütün insanları sığdırabiliriz. Ne diyeyim, hayatı kukla etmişiz, oynuyoruz...
Sevgiyle Kalın...

Lindemann-That's My Heart



38 yorum:

  1. Çok doğru bir yazı. Ama artık öyle bir noktaya geldik ki, biz geleceği sadece kendimiz için değil tüm insanlık için düşünsek bile o insanlığın umrunda değil... İnsanlar kendileryle aynı doğrultuda düşünmeyenleri ötekileştirmeyi bırak direk aşağılıyorlar, hatta hakaret ediyorlar. Kendi ailelerindeki insanlara, yüz yüze bakacağı insanlara twitterdan laf yetiştirenler, facebookta sırf arkadaşlarını imrendirmek için ortalama olan hayatını muhteşem gösterenler, biraz farklı düşüneni vatan haini ya da dinsiz ilan edenler... Daha da ileri gidersem, dünyada tek amacı öldürmek olan "silah" hala üretilip satılmaya devam ediyor. Ne bekliyoruz ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Çok güzel değerlendirmişsin, beni çok mutlu etti. Ya aslında temel sorun bireysellikte, bir insan temel olarak tabi ki tüm insanlığı düşünmez ki döngüsel olmayan nereye gideceğini neye inanırsa inansın tahmin edemediği bu dünya da zor. Ancak bir insan kendisini ve kendi kötülüklerini düşnürse belki sorunda çözülmeler başlar. Günümüzün teknolojişen beyinlerinde aslında temel sorun ötekileştirme, hani biz bunu hep başkasına yapılan bir şey olarak görüyoruz ama seninde verdiğin örneklerdeki gibi insanın kendisini başkalarından ötekileştirmesi aslında durum demek istediğimde yazıda buydu aslında.

      Sil
    2. Çok doğru, insanın kendisini başkalarndan ötekileştirmesi.. Hem de farkında olmadan. Kendisi için en iyisi olanın bu olduğunu sanıyor çünkü, o şekilde toplumda var olabileceğini, diğerlerinden öne geçebileceğini sanıyor belki de. İnsanların kendilerindeki kötülüğü görmemesi temel sorun aslında. Kendi doğrularımızı bile sorgulamalıyız her an.

      Sil
    3. Ötekileştirme kavramsal olarak dediğimi karşılamasa da bu konuda öyle bir durum var. Egolar artık insanlarda tavan yaptı, bunların temizlenmesi lazım. Çok fazla hüzüne kalmadan insanların kendi kapılarının önünü silmeleri gerek.

      Sil
  2. Valla helal olsun daha ne denir ki! Camus'un Yabancı'sı geldi aklıma bi de bunları okurken. Okumadıysan tavsiye ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatırlattığın iyi oldu onu yeniden okumam gerek, çok saçma zamanda öylesine okumuştum, listeye alayım onu, teşekkürler. :))

      Sil
  3. Unutma eylemi.Ve buna gayret diye bir şey yok ki Ruhsuz adını alıp,insanı yazarken zorlayan ismi ve ruhu mutlaka güzel oğlum.Unutmak egoizmin kendi içindeki dallarından biridir zaten.Onların beyinlerindeki düşünce merkezlerine ve olmayan vicdanlarını arayıp hasbel kader bulduğundaki yerlerine,sanal bir çivi ve çekiçle çaksan da gerçekleri,onlar yine unuturlar.**YARININ BİRLİĞİN GÜNÜ OLMASININ YERİNE,BİZİM GÜNÜMÜZ OLMASININ HAYALİ HEPİMİZİN UMUDU OLMUŞ**Hadi diyorum gençleri kendi hallerine bırakayım,seni normal bir yaşlı sanıp,NE İŞİ VAR BUNUN YİNE BURALARDA DENMESİ KORKUSUNDAN.Ama buraya kadarmış.Bu üstte büyük harflerle yazdığın cümle var ya..benim için insanların son halinin özeti..HAYATI KUKLA ETMİŞ OYNUYORUZ,KÖPEKSİZ KÖYLERDE DEĞNEKSİZ GEZİYORUZ.SANIRIM BU AZGINLIĞIN SONU KÖTÜ OLACAK.Seni alnından öpüyorum Ruhsuz,bir de ruhlu olsaymışsın haller nice olurmuş mütevazı kardeşim.Ece ablan işte.Şahsına münhasır biri:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorum yapmadım özetlediniz her şeyi. :)

      Sil
  4. Hayat başlı başına bir oyun değil mi zaten? En güzel rolü kendimize vererek oynasak eğlenceli olabilir aslında lakin bunun için de biraz duygusuz olmak gerek. Bence sen deneyebilirsin Ruhsuz. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya rolleri dağıtırken hepte kendimizi başrole yazarsak nerde kaldı bu dünya da adalet dediğimiz tanım bu yüzden filmlerde hep kötü karakterleri kendime layık görmüşümdür. :)

      Sil
  5. Atmaca bu zor zamanlarda kendime bir koza örmekte buldum ben çareyi. Haber izlemiyorum, gazete okumuyorum, sosyal medyada pek kimseyi takip etmiyorum. Yaşadığımız bir cinnet hali.Korunmak gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyden ayrı tutmakta başlı başına bir kötülük değil midir? Yarın birikmiş bir takım şeyleri görmek acı vermez mi? Gel ki şu koşullarda yönteminiz en iyisi.

      Sil
  6. "Birey" bu çağın sözcüğü. Birey olmak önemli, bireysel haklar önemli, her bireyin kendine özgü bir zekası var o yüzden bireyselleştirilmiş eğitim şart... Daha da uzatabiliriz sanırım. Evet birey olmak önemli ama bu aşırı bireysellik bizi bencilleştirdi mi acaba diye düşünmeden edemiyor insan. Birey birey derken bir toplumun parçası olduğumuzu unuttuk sanırım. Tabii tüm bunlar bir yorum formunda üç beş cümleyle özetlenemez ama sanırım kabaca durum bu. Senin de dediğin gibi yabancılaştık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birey tanımı tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz için aslında bir nevi yabancılaştık. Birey olmayı ezme, özgürlük, yobazlık falan filan tarzı kelimelerle özdeşleştirince bünyelerde ters tepkiler vermeye başladı.

      Sil
  7. Aslında şuan yazını okumadım ama yorum yapıyorum.
    Başlığı görünce direk aklıma çok sevdiğim Cem Karaca'nın beni siz delirttiniz şarkısı geldi:D
    Çok güzel bir şarkıdır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak şimdi olmadı yazıyı okuman, Cem Abi de etken bu yazıya :)

      Sil
  8. Merhaba blogunuzu takibe aldim blogumada bekleri,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, kısa sürede inşallah :)

      Sil
  9. Huzuru unuttuğumuz yerin tam da kalbe yakın yere denk gelmesi rastlantı eseri olamaz. Orada bir yere bırakınca hüzne kapı komşu olmuş. Acı da bunların orta yerine denk gelir ki, o sebeple arada zevk uğruna bir iki kadeh kokluyoruz onun ucundan. Şey de olabilir tabii, huzurun ipini koparınca o da ne idüğü belirsiz yere gittiyse, yokluğundan istifade edip bal diye acı mı tadıyoruz mutlu olmak için? Bak, ben de delirdim.

    Bu yılın ödevinde bayrağı çeken “yabancılaşma” kavramını, sanıyorum ki birkaç yıl daha sahnede görürüz. Çünkü farkındayız ki insan yaratımı düşünmeyi meziyet sanan insan evlatları, kendi çıplaklığını görmeyecek kadar kör, üzerinde düşünmeyi lüks sanacak kadar içi boş bir kap içinde sanıyor aslında kendisine çok tanıdık “yabancılaşma”yı. Ve bundandır ki “ben”i baş köşeye oturtup bana dokunmayan yılan bin yaşasın sefasını sürüyor. O yılan bir vakit gelip büyüdüğünde, “ben”in tahtını yerinden oynatmaya başladığında “birlik ve beraberliğe ihtiyaç olduğumuz şu günlerde…” komedisine şahit olursak “ben”in dilinden, değmeyin keyfe.

    Haberimiz yok. Yok oluyoruz…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni seviyorum falan dermişim, bu ne güzel bir tanımlama oldu öyle hahaah :) Blog yazını mı buraya yazdın :) Ben tahtan indirip tahtı da kırıp sobaya atarsak sorun kökünden çözülecektir. Eğer ki bu yabancılaşmanın önüne bir set konmazsa sonumuz hayrola, önüne nasıl set koyacaz orası ayrı çünkü insanların genetikleriyle oynamak gerek o teknolojiye de bir 50 yıl var o zaman yabancılaşarak yok olacaz sonra yeni türler çıkacak ve sorun çözülecek.

      Sil
    2. Bilmukabele efendim :) Gece kendi yazımdan sonra sana uğrayayım dedim. Hızımın son kalıntısını buraya bırakıp arazi olmuşum fark etmeden.
      Her ben'in tahta oturduğu düzensizlikte "ortak bilinç" denen arkadaştan bahsetmek hiç de yakışık almaz sanırım. Bir filmin karesinde ya da bir distopik bir romanda rastlasak bu hüzne, insanlıkla ilgili sayısız aforizma patlatırız da oyunun dışına çıkıp kendimize bakma zahmetine katlanmıyoruz. Çünkü işimize gelmiyor. Ve masum değiliz hiçbirimiz...

      Sil
    3. Sevgi karşılıklı. :))) Fevkaladenin fevkinin fevkinde bir yorum bu yaptığın. Marx'ın tarih görüşündeki gibi aslında tarihin bir sonu var ama insan eğer gerçekliğin insanlığın farkına varırsa bu da herhalde yine onun dediği gibi eğer insan gerçekliğinin, kendisi için değil doğa için olduğunun farkına vardığında insanlığın yanlış tarihinin sonu gelecektir. :)

      Sil
    4. Bir yazında senin de alıntıda bulunduğuna gelirsek " Yanlış hayat doğru yaşanmaz". O halde yanlış tarihin kalem ucuna değen doğru kelimelerimiz bulaştığında ellerimize, yıkamayalım ellerimizi. Yıkamayalım ki bir nebze temiz kalabilelim...

      Sil
    5. Ama yapmamız gereken bana göre tabi yanlış tarihin sayfalarını yırtıp ateşlerde yakıp küllerini ulturasonik ışınlarla hiçleştirmek. Eğer yanlış tarihin sayfalarına doğru şeyler yazarsak o doğrularda yanlış olur, öyle değil mi?

      Sil
  10. Çok doğru ve güzel bir yazı olmuş emeğine sağlık ama senin de yazının sonunda söylediğin gibi HAYATI KUKLA ETMİŞİZ OYNUYORUZ ..Hayat gereken yerde gereken zamanda hiç adil davranmıyor zaten sen çıkıyorsun sahneye oyunu oynayıp iniyorsun hep yüzlerde sahtelikler dolaşan bir hayatının bezgin insanları gibiyiz ....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rekabetçi toplum geleneğinin getirdiği ödül sistemi bunu bize itiyor, bu yüzdendir hayatta hep iyi-kötü, güzel-çirkin karşılaştırmaları alıp başını gidiyor.

      Sil
  11. Kapitalizmin kirli oyunları işte deyip işin içinden sıyrılmak istesem de bir iki bir şey demeden geçemeyeceğim öncelikle imzayı nereye atıyoduk bu yazının altına imza atmadan geçmek olmaz :)
    Küreselleşen dünya ,insanlar arasındaki fiziki mesafeleri yok ederken zihinleri arasındaki mesafeyi artıyor malesef bunun etkilerini her alanda görüyoruz çözüm ortada ama malesef insanlarımız bunu görmemekte hala ısrarcı ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ne imzası, o kadarda imzalık bir yazı değil :)) Çözümü çözmek istememelerinin birkaç nedeni olabilir:
      1- Kendi hallerinden memnundurlar,
      2- Daha kötü olacaklarından korkuyorlardır,
      3- Çözüm bildikleri halde bilmiyorlardır,
      4- Görseler duymuyorlardır, duysalar görmüyorlardır. falan filan halleri.

      Sil
  12. Birileri beni tanıyacak diye ödü kopanlardanim. Sanki cümle aleme ifşa olacağım.bir saklanma bir gizlenme bende, sorma gitsin. Hayatı tespih yapanlar (!) bile varken kukla etmek daha mı iyi sanki, bilemedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor ya ifşa olmak kolay bir süreç değil. :) Bence burda kötüler arasında bir iyi belirlemektense ikisini de seçmeyelim daha iyi değil mi? :)

      Sil
  13. Bu durum arada bir gelip gidiyorsa ne mutlu, bende arada bir güzel duygular geliyor, sonra unutuyorum nasıl olduğunu. Sorun, bence, insanın kendine olan sevgisini yine sadece kendine saklamasından ibaret. Keşke diğer negatif şeyleri dağıttığımız gibi paylaşabilseydik pozitif şeyleri...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan insanlığını sevmezse zaten sorunlar hep orda başlar. Zaten çoğu sorun aslında insanın kendisiyle değil midir zaten... Keşkelerine katılıyorum ama işte keşke...

      Sil
  14. Insan kelimesi de kelime anlamı olarak unutmak demektir ya Arapça'da, şimdi dertleniyoruz belki sonra unutucaZ.... Herşeyden önce öyle kopuk yasıyoruz ki kendimizden dertlerimiz bile gerçek dert Degıl. Dertlerimiz de hakim kültür Tarafından bize dikte edilmiş Şeyler. Tamam Doğadan koptuk da içinde Bulunduğumuz toplumdan niye bu kadar kopuk yasıyoruz. Komşumuz ac iken tok yatmamak gerektiği halde komşumuz Açlıktan ölse kokusu apartmana çıkacak diye endişelenir olucaz nerdeyse. Hele sımdı bırak baskasını kendimizi bile kapitalist sisteme göre tanımlıyor kendi değerimizi de ona göre veriyoruz. Hayatta sahip olduğumuz "Değerler" aslında bizim içşn ne kadar "degerlı" ?

    Hüzün sanki günümüzde moda oldu. Aykırı Görünmek, üzgün olmak, isyan etmek... özellikle Gençler'de Yaygın galiba. belki de yaşadığımız bu kopus hüznü de beraberinde getiriyor. Hiçbirsey olmasa da nefes aldığımıza sevinebiliriz. Kendimize ait bizden Değerler edinebiliriz. Bence insani en mutlu eden anlardan biri bir Başkasını mutlu edebildiği zamandır. evet toplumsal olarak hayati oyuncak etmişiz ama bireysel olarak da kurgulanmış bu hayat bizi oyuncak etmiş kukla misali....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sınıflar kalkmadığı sürece sınırlarda kalkmayacak ama bu dünyada sınıfları kaldırmak çok zor çünkü bir çok şeyi kavramsallaştıran zalim ideolojiler bizi o kadar boğmuş o kadar kanıksatmış ki artık var olan kabullerimizi, kabullenememek çok zor.

      Z kuşağının büyk belası gelki daha tam durumlarını göremedik, çünkü 15-16 lı yaşlardalar. Değerler artık maddileştiği için, maddi olan her şeyde harcanacak bir mal olduğu için sonumuz hayrola, çok teşekkür ederim çok güzel bir yorum yapmışsınız.

      Sil
  15. Bütün bunları ben de düşünüyorum biliyor musun? Bazen durup çevreme bakıyorum ve inceliyorum. İnsanların ruhlarına bakıyorum. Düşündüklerini tahmin etmeye çalışıyorum. Ama hepimizin aklında günlük şeyler. Kendimiz. Yalnızız ve bunu fark etmiyoruz. Kaybolmuşuz ve kendimizi bulamıyoruz.
    Bir de yabancılaşma kavramı ders çalışırken beni de düşündüren bir kavram olmuştur. Gerçi hala düşündürüyor ya :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlar ruhlarını körelttikçe, insan değilde kendilerini bir meta olarak görmeye başladıkça her zaman bu yabancılaşma devam edecek, bu dünya da ki yarışmacı etik bunu emrediyor, insanlar için literatürde bu yüzden "araçsallaştırılmış akıl" diyorlar ama işte düşünmemiz gerek, düşünebiliryorsak biraz azcık yabancılaşamamışız. :)

      Sil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam