Blog || Kullanıcı Türevli Yayıncılık:"Reklamer"

Yeni yılın ilk yazısı bilgilendirici nitelikli, çok akademik olmasa da akademik düşündürücülüğe sahip olan bir yazı olsun istedim. Şimdi Web 2.0 diye bir tanımımız var benim bu aralar çokça haşır neşir olduğum kavram. Bu kavram günümüz sosyal ağlarını bilhassa blogların temelini oluşturan "çift yönlü iletişimi" sağlayan temel gelişim.

Web'in ya da internetin gelişimindeki bu durum Web 2.0 teknolojisi, insanlara bir neden verdi: "Sizde kendinizi ifade edebilirsiniz!" Bu mesajı alan insanlar artık kendilerini bir düşünce karakteri olarak gördü ve sosyal ağlarda kendini konumlandırdı. Tabi bu konumlandırma dolayısıyla bir diğer tanımın ortaya çıktı, "sanal kimlikler". Gerçek olmayan, duyu organlarıyla algılanmayan şeylere soyut diyoruz, sanal kimliklerde bu kapsam bazlı bir durum. Yani ben sosyal ağda ruhsuz atmaca isem bu kimlik benim sanal kimliğim, tabi bu rumuz isimler için geçerli değil, gerçek isim temsilleri de sanal kimlik. Burada ölçü temsilin internet ortamında sunulması, elle tutulmaması falan...

Şimdi gelelim bu kavramı dillendiren benim neden böyle bir isim verdiğime, "Reklamer". (Kavram bana aittir kullanan atıfta bulunsun lütfen dermişim.) Çift yönlü iletişim temelinde bir etkileşim bize sunuyor. Bu yeni medya kitaplarında çokça dillendiren ve övülen durum. İnsan paylaşır, paylaşan insan mutlu olur, mutlu olan insan dünyayı güzelleştirir. Nitekim bundan ötürüdür ki günümüzde eline akıllı telefon alan çoğu kişi birer yayıncı olma yolunda ilerliyor. Ağların onları yönlendirmesi, basit ve kullanılabilir tasarımlara sahip olmaları da herkesin kullanım eğilimi göstermesinde etkili.

Kullanımın sonucu da yeni tanımlar ortaya çıkıyor tabi,  bugün blog yazan kişiye blogger, vlog çeken bir kişiye vlogger, biraz daha özelleşen tanımla youtube da yayıncılık yapanlara youtuber, instagram da yayıncılık yapanlara instablogger, instagramer, daha özel tanımlardan biri kitap hakkında niş bir blog tutan ya da instagram hesabı yönetenlere bookstagramer gibi isimler veriliyor. Tabi bu isimlerin kazanımı insanların artık bir rozer altıdığını resmi yayıncı statüsüne eriştiğine de bir ışık yakıyor. (-er takısı ingilizce kaynaklı manasını bilenler yorumda belirtebilir.)

Kullanıcı Türevli Yayıncılık: Sosyal Ağlar

Tabi resmi rozetini alan bir yayıncı zamanla popülerleşme ile artık reklam teklifi de almaya başlıyor. Başta gelişim kaynaklı açılan hesap bu andan itibaren farklı bir kanala giriyor. İste bizim tanımda burada başlıyor, "reklamer". Az önce söylediğim bütün yayıncılık teklifi yıkılıyor ve tek bir tanım alıyor, "reklamer".

Paylaşım aslında bir reklam temeli, çünkü reklamda paylaşmaktan geçen bir ilinti var. İnsanların paylaşımları gerçek hayatta kullanıp övmeleri sonucu markalaştırdıkları ürünler artık günümüzde sosyal ağlarda sanallaşmış durumda. Bugünün dijital dünyasında sanallaşan her vücut gibi reel metalar (ürünler) de sanallaştı.

Bugün bir geleneksel medyaya bir rakip olarak görülen sosyal ağ mecrası aslında temelinde bir reklam mecrasının alt yapısı durumunda. Çünkü temel olarak her kullanıcı bir tık demek, her yayıncı bir tıklatıcı demek. Bu yüzden de cazipleşmenin doruğu sosyal ağlar. Cazibenin yarattığı temel öngörü de biçimsel bir şekilde yaratılmış tüketim. Temel olarak başta söylediğim gibi sanal kimlikler bu mecrada gerçek kimliklere oranla daha özgür. Gerçek bir yaşam formunda bir kişinin çıkaracağı bir yayını az bir topluluk okurken, sosyal ağda yapılan bir paylaşım kitlesel bir etki, kitlesel bir dönümü sağlayabilir. Bu da temel bir tüketim katmanını doğurabilir.

Bugün sosyal ağda her sanal kimlik aslında bir reklamer, çünkü ağ paylaşımcı bir ağ, çok yönlü ve etkili. İnsanları paylaştığı tatil manzarası, yediği yemek, giydiği giysi, sevdiği köpeği, yaptığı çalışma bunlar bir reklam faliyeti. Yani günümüz insanı, modern dünyanın düşüneni canlılar, bir anlamda bireysel görünümlü bütünsel reklam yazarı, reklam yönetmeni bunların dışında kitlesel tüketici yani bir reklamer...

Sevgiyle Kalın...