Ölen bedenlerde yoksun kalan, toprak kokusu muydu, kaldırım altında mahsur kalan mazlumlaşan yoksa kendi büyüttüğü ağaçlarını yaktığı bir odun sobası mı? Kim bilir bir bedeni toprağa sıkıştırıp çürüten neydi! Bir bedenin çürümesi neden önemliydi?
Dengelere boğduk hayatı, bir takım güzellikleri dengeleyip yaşayalım derken boğduk umutları. Kimsesiz kalan biz miydik bilemedik. Her şeyi kendimizde aradık, aramakta da haklıydık sonuç olarak kafamızda olanı yaşayamadık. Yazdığımız senaryolar tutmadı ve son oldu umutlar...
Çoktan çürümüştür o beden... (Foto: Max Payne 3 oyunundan) |
Peki ya hayaller, bunca kurulan hayalleri toprak altına götüren, yağmur damlalarını heycanla toprağa saldırtan neydi? Bir hırsızlık mıydı bunca elzem kalmış ruhlardan alınmak istenen, toprağın esiri olan bedenler...
Ruh ince bir çizgidir, soyuttur, bilinmez tahmin edilir. Yaşamda öyle çokça hayalle soyutlaşan anlamlaşır gibi olur sarpa sarar. Bedenin bekçisidir toprak, önünde durur dışarıdan düşmanlar gelip de çalmasın diye ruhu ama arkasına dönmediği için, çoktan çürümüştür o beden...
Sevgiyle Kalın...
hemde çoktan..
YanıtlaSilBakalım nasıl kurtulunacak.
SilSaprofitlerin ayrıştırıcılığının gücü adına! Elbet çürüyeceğiz, hatta Sezen Aksu şarkısındaki gibi "Tükeneceğiz"; ama ruhu beslediğimiz hayallerin hacim kazandırdığı içselliğimizde savrulan dilemmaları bastırdığımız vakit bir tebessüm siluetinde insanlardan insanlara sıçrayacağızdır belki de.
YanıtlaSilBelki kurtulmaya gerek yoktur, daha da geniş açıdan geriden bakmaya çalıştığımızda görürüz ki bir kısmımız batmamış ve kendini dışarı çıkartmaya başlamıştır?
Max Payne'i de hiç izlemedim, bak aklıma onu getirdin şimdi.
Filmi çok kötü Max Payne'nin de oyunu var ben çocukluğumdan beri çok severim. Hayatımın karakterlerindendir.
SilHayat insanı her zaman umutsuzluğa iter, ancak tüketnmişliği görmemek insanların kazanımı olabilir. Eğer bir yerde insan tükendiğini hissederse kaybediyor kimliğini. Bakalım kurtulacak mıyız?
10:10'da gelen yanıttan kendime pay çıkartıp "Ay biri beni düşünüyoooğr" diyeceğim heyhat!
SilTükenmez kalemlerin bile tükendiği dünyada tükenmemek elde değil belki; fakat kalemi kendine getiren tükürüğün kardeşi gözyaşlarımız da bizi kendimize getirebilir. Eğer kaybedilirse kimlik onu belki de uzun zamandır giymediğimiz bir pantolonun cebinde de unutmuş olabiliriz ve bazen küçük bir şey bile bizi kendimize getirmeye yetebilir.
Olabilir mi? Olur bence ya.
Zamansız tutturulan zamanlama, aşırı dikkatli davranmışsın. :D
SilMuazzam bir yorum olmuş, çok mutlu olurum böyle yorumlar, teşekkür ederim.
Bakalım olacak mı? İnsanlar eskisi kadar birbirine güven duymadığı dünyada savaşın safına göre kazanımlar elde edecekler. Ama bu yabancılaşma hiç hayra alamet değil.
Teşekkürüne teşekkürler sayın Atmaca diyerek bizi bir teşekkür paradoksuna hapsediyorum.
SilBir yazımda şey demiştim "Tarafsızlıktan taraf olduğum bu tarafta, tarafların kafalarına taramalı tüfekten tekmeler yağdırmaya geldim." o geldi aklıma cevabına müteakip... ahaha neyse.
Bir ara blogunda gezintiye çıkıp eğlenceli (ya da karamsar'ın tersinden) yazı bulup onu hortlatacağım ahaha sağlıcakla kal o zamana değin.
Teşekkürler bir sonsuzluğa dönüşebilir. :D Güzel bir söz, tam metaforik önerme gibi. :D
SilTeşekkür ederim umarım güzel şeyler bulursun. Komik şeylerde yazıyorum arada :D