18.07.2022

Ruhsuz Atmaca 10 Yaşında

Her sene bir blog doğum günü yazısı yazıyorum,  bu sene veda ve az hatırlatmalı tarzda bir yazı yazayım dedim. ( Geçen seneki yazı) Aslında nerden başlayacağımı tam bilemiyorum, bu yazıyı yazdığım şu gün 10 yıl önce DGS sınavı sonrası eve geldiğimde umutsuzluğum sonucunda bir ay boyunca defter kağıt her ne yer varsa yazdığım ve ismini bulamadığım Ruhsuz Atmaca'ya hayat vermiştim. Benim gibi hayatı kendi içinde yaşayan ve sosyal çevresi dar olan biri için bu eylem ilk başta belki de sadece maksimum bir ay sürecek olarak görünüyordu. Başlarım bir süre sonra sıkılırım ve biter. Ön lisans okuyan ve kendini geliştirme de noksan olan cahil de biriydim.

İlk başlarda çok yalnızdım ancak önceden iki aylık bir blog maceram daha olduğu için bu yalnızlık bana pek zorluk çıkarmıyordu. Zamanla ortamı da öğrenince ve alanım olan Yeni Medya, Sosyal Medya daha doğrusu İletişim bölümü de bunun bir alan olması hava katıyordu. İlk yazılarımı ve geçmişten gelen birçok blog yazımı silmedim. Zaten ilk yazılarımı bakarsanız hepsini aynı gün yayınladım. Bir kişinin o kadar içeriği süre olarak aynı zamanda üretmesi zor. 

Nerde kalmıştık, ilk yazılar... İlk yazılarımı silmedim, bugün bir akademisyen adayıyım, olabilir miyim bilmiyorum ama blog yazılarım geçmişteki sığlığımdan bugünkü tam gelişmemiş entelektüel sınırıma kadar gelen durumu bana gösteren bir dijital iz olarak görüyorum. Yazı yazmayı beceremeyen ve blog açma cesaretine giren birinin zamanla iyi kötü şiir yazabilecek kıvama gelebilmesine kadar geçen süre... Şiir demişken sürekli nakaratlı yazıyorum diye eleştirenler var, haklılar...


Ruhsuz Atmaca 10 Yaşında

İlk başlardaki yalnızlık ortamı zamanla yorum yazarak ve yorumlar alarak bir de aslında "Misafir Yazarlık ve Google Plus" kullanımı arttıkça yıkılmaya başlayınca bir çevre edindiğimi fark ettim. Özellikle blogların ilk dönemi ortamın Influencer'ı sayılan blog sayfalarının -"Blog Hocam"- paylaşımları ve etkileşimleri alında buluşarak süreci daha da hızlandırdı. "Blog Hocam" özellikle sıfırdan tema düzenleme ve optimizasyon ve şu slide şeklinde kayan resimli yazılar falan iyi şeyler kattı. Hem kolay ulaşabiliyorduk bu yüzden benim ilk tanıdığım ve etkileşim kurduğum kişi diyebilirim. Bir de hatırlayan olur mu bilmem "Blogger Modifiye" vardı,  adı buydu galiba, daha üst sınıftı ama işe yarar paylaşımları vardı, hatta yardımda bulundukları arasında iyi kazanan ünlü kişiler de var.  İkinci olarak rumuz adı "Sui" olan ve "Blog Mahallesi" olarak kurulmuş bir sayfa üzerinden yazılarıma ilişkin bir tanıtım yazısı aslında beni tanıttı. (2012-2013 arası olabilir bunlar). Aslında ikinci olarak tanıdığım kişi de Sui'ydi ki kendisinden çekiliş kazanmışlığım var. Kitabını da saklarım Amin Maalouf'dan "Semerkant". Herhalde beni bu akademik işlere iten blogumda olmuş olabilir tatilli çekilişler kazanmadım ama kitap kazandım. Mesela o dönem Blog Hocam'da "Misafir Yazılarım" üzerinden tanıştığım (yüz yüze değil) Biraz Yazalım blogundan da bir kitap kazandım.(İsmini hata yapmamak için yazmayacağım bakıp eklerim buraya). Hatta bloglar için önemli iş kolu olan ama blog dünyasına kapitalistleştiren mi diyeyim işte Hürriyet Bumerang'dan da iki kitap kazandım. Aslında şunu eklemem gerek Google Plus kadar Bumerang sisteminin bloglar üzerinde elini çekmesi de aslında bir yıkım oldu ama bir kere ortama Instagram hegemonyası, yazıya karşı fotoğraf, ve bloglar arası para kazanma hırsı girmişti. Ve Google bloggerlara iyilik yapmayı kesmişti.

Kimine göre "Ruhsuz" kimine göre "Atmaca" kimine göre de "Ruhsuz Atmaca" (bu biraz daha az) olarak 10 yıldır ismimi oturttum. Böyle de görünce "Ayy ne kötü isimmiş diyenler oluyor!" Ama bu benim monoton olabilen özgünlüğüm olduğu için çok da umurumda değil.


Ruhsuz Atmaca 10 Yaşında

Yarın blog yazmayı bırakırsam unutamayacaklarım arasında ne var diye düşündüğümde tanıdığım diğer isim de blog buluşmalarında yüzümü deşifre ettiren ama ismimi gizli tutan kişi organizatör Myreal rumuzlu blog diyebilirim. Son dönemlerde evlilik, çocuk derken elini ayağını çekse de geçmişte oluşturulan anı havuzunda hatırlanmaya değer. İletişim kesik de olsa devam ediyor ama artık blogger mı bilinmez. Yine buluşmaların altın ismi Ali Çalışkan, bloğu Bana Dair'di galiba güzel şiirleri vardı. Bunun dışında Oscar Favorite de var.  Tabi bunlar arasında bir şekilde yine blog sayesinde görüştüğüm (bu arada bana güzel bir hediyesi oldu) AFEDE blog, güzel hikayeleri vardı. Ki kendisiyle iletişim kurmayarak hatta yaptığımı söyleyebilirim. Ama şartların bunu gerektirdiğini belirtmem gerek. Bunun dışında bloglar için çok uğraşan ki son çırpınışı yapan bu alanda umut arayan Evrenin Günlüğü bloğunun da yeri insanlığını da düşünerek ayrı. 

Blog alanında birçok kişiyle tanıştım. Özellikle Google Plus üzerinden bayağı çevrem vardı. Yeni gelen bloggerlar benim gibi yabancılık çekmesin diye belli yol haritası çizen mailler de atardım. Yani benim için önemli bir iletişim ortamı oldu. Deneme amaçlı kandırdığım tipler oldu ki onlar tehlikeli işlerdi. O olayları günümüzde yapsam içeride olurdum herhalde! Ama isim Ruhsuz Atmaca. Aslında ergenliğimi blogumda attım diyebilirim. Asosoyalliğimi yendim, kendimi ifade etmeyi, reddedilmeyi, yanlış anlaşılmayı, üzülmeyi, kırmayı yani emeklemeyi ve koşmayı öğrendim.  Hatta sevilmeyi de diyebilirim. Bu anlamda şu anki sakin ve daha anlayışlı konumum bir kısmı buradaki yaşadığım şeylerle oldu. Buraya kadar okuyan olur mu bilmem ama şu ana kadar beni sevebilen ve katlanabilen tek kişiyi blog buluşmalarında bulduğumu söyleyebilirim, daha doğrusu o beni buldu çünkü ilk teklif ondan geldi. Yani şairlerin veya masalların böyle fantastik tarafları konu örgüsü  ya da olay örgüsü olur ya öyle bir şeydi. Ancak onun geleceğini ve mutluluğunu düşündüğüm için -ki o böyle görmez, biraz kötü bitti- ama ben yolun başında ona söylediğim bazı şeyleri hatırlarsa çıkarabilir; yürümedi. Yürüseydi zaten şu an mutsuz bir hayatım olmazdı, onun mutlu olduğunu biliyorum; bu daha güzel ve olması gereken çünkü mutlu olmayı hak ediyordu. Bunu sağlayan birinin olması iyi ve güzel bir şey.  Şunu da eklemeliyim benim için doğru kişi yanlış zamandı, olmadı. Çünkü yanlışlarımı düzeltmem gerekiyordu ama onu ilgilendirmeyen onu da etkileyecek şeyler olacaktı, bunu ona yaşatamazdım. Neyse okumaz zaten, görse lanet okur; umarım daha da mutlu olur. Bu işler ergence geliyor bana artık. Sonuçta geçmişi çağıramam ve düzeltemem pişman değilim, yaşamak da güzeldi beş dakika, bir yıl, bilmem kaç ömrün saniyesinde kaç gün...  diye gider bu şiir...

Yani işin özü tüm blog hayatımın tamamını hatırlamıyorum ama birçok anlamda ayakta durmam da önayak birçok olaya minnettarım. Ruhsuz Atmaca'yı kirletmemek için aşırıya  kaçmamaya hep çalıştım, bazı insanların beni böyle bilmesini sağladım. Çünkü benliğimin bir kısmını yüklediğim bir alan burası. Belki birkaç sene içerisinde bloggerlar ilgili karar alınırsa da sadece benim benliğimde ve hatırlayanların hafızasında kalacak bir alan olarak kalacak. 

Bitirirken; her sene kitap olacak diye mırıldanırım, aslında bir adım yaklaştım ama pandemi mahvetti. Blogmun yaşamını bitirirken ya da bitmeye yakın can çekişirken bir daha deneyeceğim. Şiirler birikiyor, hem okuyan da yok buradan da kaldıracaklarım olacak. Bir planlamam var, 10 yıldır kitap çıkaracağım deyip çıkaramamak da neyse; bilen sen de Atma Ziya! kitap kitap diye diyenler olabilir,  diye belirtiyorum. 

Neyse okuyan olur değer veren olursa yorumlarını eksik etmesin. 10 yıl güzel bir ömür dijital dünyada ve güzel bir hedef. Daha ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum ama eğer bloğumu kaldıracak olursam bloğum kapandığı anda tüm hesaplarımı kapatmak istiyorum. Bu yüzden en son bloğum kapanır tabi benim elimde olursa. Bana açtığı kapılar, yaşattığı deneyimler için, sayısal ortamda dijital bir kod olarak oluşturulmuş bu varlığa TEŞEKKÜR EDERİM...

Şimdi blog buluşmalarından veya belli nedenlerle bir şekilde yollarımızın kesiştiği ve hatırlayabildiğim,  bağlantılarına ulaşabildiğim kişilerin  hesaplarını ekleyeyim varlıklarından haberdar olsun okuyanlar;

Myreal, Sui and So OnAli ÇalışkanAFeDe, Evrenin Günlüğü, Gökhan Tekin, Beğendim Paylaştım

Yeşim'le Her Telden, Mutlu Eller, Bi' Poşet Kitap, Hatice Hayal, Şafağın Dünyası, Oscar Favorite

Blog Hocam, Hamiyet Akan, Çıplak Yazar, Gizem Aybey, Tahsin Sungur, Yelda Kitapçı, Serra Onur

 Hande Çoban


Tüm blog hayatımı yazamadım, belli şeyler benimle kalmalı. Ve hatırlamadıklarım var, çok arafta bir zamanda yazıyorum. Bu yüzden örneklerinde bulunduğum kişiler temel daha çok yüz yüze  görebildiğim ve iletişim kurabildiğim kişilerdi bu yüzden diğer kişiler kusura bakılmasın, üzer beni.  

Saygısızlık ettiğim, kırgınlık yarattığım varsa özürlerimi sunuyorum; saygısını kazandığım ve sevgisine eriştiğim herkese de şükranlarımı iletiyorum... İÇERİK KRALDIR, BLOGGERLAR VAR OLSUN!


ruhsuz atmaca headerları
Ruhsuz Atmaca 2012-2022


18.07.2022

Ruhsuz Atmaca 10. Yıl Yazısı...

Sevgiyle Kalın...


12 yorum:

  1. Nice bloglu senelere 🥳🎉🎊

    YanıtlaSil
  2. "Buraya kadar okuyan olur mu bilmem" demişsin evet oraya kadar okuduk hatta hepsini okudum sevgili ruhsuzum. Kaç zaman ulaşmaya çalıştım sana bir türlü geri dönüş yapmadın artık bunu okuduğunda umarım bir şekilde ulaşırsın ne de olsa yerimiz yurdumuz belli. Her şey gönlünce olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben mesajları çok geç görüyorum. İş işten geçmiş gibi görüyor. Şu akademik çalışmalar biterse iletişim kısmı da olabilir gibi duruyor. Bu ara biraz kabuğuma çekilmek zorundayım. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  3. Bir solukta, keyifle okudum. Blog maceralarını, blog yıl dönümlerini okumayı seviyorum. Blog yazarları hangi yollardan geçmiş; iyi oluyor yani. On yıl ne demek! Dile kolay... Nice yıllara...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, mutlu oldum yorumunuz için. Darısı isteyen herkesin başına.

      Sil
  4. İsimsiz oldu yorumum az önce, mutlu bloglu yıllar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim. darısı ve daha fazlası güzel gönlünüze olsun. :)

      Sil
  5. Nice on yıllara o zaman. Kalemin hep güzellikler yazsın,hayat iyi şeyler sunsun sana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Darısı sizin başınıza. :)

      Sil
  6. Benim de 17 yılı geçti bloglarda yazmaya başlayalı. Cümlelerinin eksik olmadığı nice güzel yılların olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. en eski sensin o zaman abla. Umarım diyorum, eskir de kalırız ama devrimiz geçiyor. belki bu geçiş, gidiş olacak.

      Sil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam