Dönüşmüş
Koca koca şehirlerde,
Küçülmüş karıncalara dönüşmüş insanlar,
Günlerini, zamanlarını ya da ideallerini;
Hep gerçekleşecekmiş gibi umut ederek yaşıyor.
Dönüşmüş
Koca koca şehirlerde,
Küçülmüş karıncalara dönüşmüş insanlar,
Günlerini, zamanlarını ya da ideallerini;
Hep gerçekleşecekmiş gibi umut ederek yaşıyor.
Bir kitli kutu içinde,
Kısa ama kıymetli zamanı kaybettim,
Anladım;
Olmayanların varlığı,
Olmasından kıymetsiz...
Artık gidenlere,
Görünenlere üzülmüyorum...
Arayanları,
Çok konuşup sıkıyorum,
Çünkü bir karanlık bitti,
Bir ışık doğduğu mu bilmiyorum...
Sadece,
Buraya gelip denize baktığımda,
Kendimi boğulurken görüyordum,
Artık,
Beni tutan o kişilerin zincirlerinin kırılmaya başladığını,
Kendimi suyun üstünde görüyorum...
Yavaş ama güçlü bir ben...
Geliyor mu bilmiyorum,
Sadece üzülmüyorum...
Atmaca sudan çıktı...
Sadece kanatları kurumalı,
Yarası zamanla iyileşir...
Bundan yıllar yıllar evvel, 18 Temmuz 2012 saat iki üç civarı, DGS sınavından çıkılmış, eve dönülmüş, "acaba kazanır mıyım?" düşüncesi eşliğinde; "ulan şu bloğu açalım!" diye bir hareketle "Ruhsuz Atmaca"yı açmıştım. Daha önce açtığım bloğumun aksine ismi düşünülmüş "yapamazsam silerim!" diye de bir şerh koymuştum. O günden bugüne tam 13 sene geçti. Ve bugün 13. senenin ilk yılı...
ben o adam değildim,
sen o kadın değildin...
bu kadar ben olan bir iş içinde,
biz olmayı aradık!
ne sen ben olabildin;
ne ben sen olabildim...
şehrin göbeğinde bir yalnız,
çiçek almış bekliyor;
belli ki kimsesiz,
gelmedi, gelmeyecek,
çünkü aradığın kalabalıklar arasında,
bir kimsesiz...
ne aradığından,
ne arandığından habersiz!
kimse bilemiyor doğmak istemeyenin arzusunu,
yaşamaya şükrediyor, doğmak istemeyen,
bir ıssız sahilin kenarında,
Bundan yıllar yıllar evvel, 18 Temmuz 2012 saat iki üç civarı, DGS sınavından çıkılmış, eve dönülmüş, "acaba kazanır mıyım?" düşü...