İletişim en basit tanımıyla; kaynaktan çıkan bilginin alıcıya ulaşması ve alıcının bunu anlamlandırması sonucu kaynağa geri bildirim yapması işlemine verilen addır. Geçmişten günümüze doğru baktığımızda ortaya birçok iletişim modeli atılmıştır. O dönemin şartlarının ortaya çıkardığı duruma göre bu iletişim modelleri mantıklı ve kabul edilebilir olarak görülmüştür.
Bilinen iki iletişim modelinden bahsedecek olursak ilk model olarak 1951 yılında Shannon ve Weaver iletişim yöntemini örnek olarak gösterebiliriz. Bu ikili aslında elektronik mühendisidir ve modeli de mesleklerinin bir gereksinimi olarak geliştirmişlerdir. Ancak bu durum daha sonra modelin sosyal iletişim içinde geçerli olduğunu göstermiştir.
Shannon ve Weaver İletişim Modeli(1951) |
Bu iletişim modeli temel olarak bir kaynaktan çıkan mesajın bir kanal vasıtasıyla alıcılara ulaştığı tek yönlü iletişim modelidir. Geri bildirim olmamasından dolayı gönderilen mesajın alıcılara anlamlı bir şekilde ulaşıp ulaşamadığı sorunu ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı da günümüzdeki Web 2.0 sağladığı çift yönlü iletişim modelini ortaya atan Schramm İletişim Modeli (1954) bizim için günümüz ortamını anlamak için önemli olacaktır.
Schramm İletişim Modeli (1954) |
Bu model temel olarak günümüzün iletişimini açıklayan yöntemdir. Çünkü günümüz iletişim modeli temel olarak geri bildirim esasına dayalı olan bir iletişimdir. Yani gönderilen bir gönderi artık takip edilmek zorunda, gönderinin yaptığı etkinin ölçülmesi ve kullanıcıların mesajla ilgili tepkilerine göre bir yöntem geliştirilmelidir.
Web 2.0 basitçe bizim bugün blog açıp, internetin birer üreticisi olabilmemizin temel adı. Önceleri internette yayınlanan yazılar üzerinde etkinliği olmayan insan bugün üreticisi olduğu internetle birlikte hayat deneyimini artık değişik yönde biçimlendirmek zorunda kaldı. Bu da iletişimi etkiledi. Artık insanlar iletişim birebir iletişim kurmakta zorluk çekerken, mensubu olduğu ağda pürüzsüz bir iletişim kurabiliyor. Bu da aslında yorumlama bazlı genel bir değerlendirme yapmadan söyleyecek olursak "sanallaşma" dediğimiz kavramı doğurdu. Yani artık dijital dünyaya kanalize olan bireyler, yarattıkları sanal kimliklerin iletişimini önemsiyor. Örnekleyecek olursak:
- Beğeni almayan iletisini silme eylemi, gerçek hayatta ise beğenilmeye durumda karşısına kin duyması.
- Sosyal ağda daha fazla kişi takip etmek isterken, gerçek hayattaki kişi sayısını azaltma eğilimi.
- Gerçek hayattaki insanlara güven duymazken sosyal ağda tanıştığı kişilere duyulan güven.
- Sürekli olarak güncel hayatındaki aktvitelerini sanala taşıyarak birebir insan etkileşiminden çok bire bin sanal kimlik etkileşimini önemsemesi.
- Gerçek dünyada kurduğu iletişimi katmanlaştırıp kuvvetlendirmek yerine, sanal iletişimin katmanlarında bir yeni dünya kurmaya çalışma eylemi.
Bu tarz sınıflandırmalar yapabiliriz, günümüzde iletişimin yarattığı en önemli kayıp, "sevgisizlik." İletişim kurmuyoruz ki, sevgi olsun, bunu düşünmek gerek. Artık eskisi gibi sağlam çift bağları göremiyoruz, saygı kalıplarının deformasyona uğramasından memnun değiliz. Bu da günümüz eksenli: boşanma, tartışma, şiddet, sevgisizlik, aidiyetin kopmasına neden oluyor.
İletişim temelli olduğu düşünülen yanlışlarda var tabi. Tam bir yanılma durumudur, çoğu kişi iletişim kurduğunu zanneder ancak yaptığı tek şey tartışmadır. Temelde günümüzün diğer sorunu karşısındakini dinlememe, bildiğini okuma durumu. Problemin temeli aslında iletişim ama tanımı iletişim değil.
Artık o kadar ciddi şekilde saplantık ki internete, yakında polislerin yakalayacağı kişilerin sanal insanlar olduğu, baskın yaptığında "Elindeki o telefonu usulca yere bırak..." diyeceği günleri görmek mümkün olacak gibi. Dünyayı off, interneti on konumuna almak temel iletişimsizliğin baş nedeni. Yani iletişim tanımında hareketle, insanın temel değeri insani ise yapması gereken dünyanın normlarını uygulamak, tabi ki günümüzde etkileşimle beraber yeni bir iletişim mecrası ortaya çıktı bunu da kullanmamak yanlış olur. Ancak interneti de sanallığını bilerek insani değerlerin üstüne koymadan, insani birebir iletişim yaratımlarıyla örmek gerek... İletişim önemlidir, önemli olan değerlidir...
Şimdi babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi sorusuna gelince? Babam öğrendi zannettim ama öğrenmemiş, iyi pilav yapar...
Sevgiyle Kalın...
Not: Yazının bilgi kısmı üniversite notlarından aktarımdır. Okumak isteyenler için şöyle bir öneri verebilirim: Ünsal OSKAY'ın İletişimin ABC'si ve sanal kimlikler içinde Jean Baudrillard'in Simülakrlar ve Simülasyon kitabına bakabilirsiniz. Sık olmamakla birlikte arada böyle yazılar yazabilirim...
Şimdi elindeki telefonu usulca yere bırak, klavyeden de uzak dur, sana bir zarar gelsin isyemeyiz değil mi dostum.(çok amerikan filmi izlemekten oluyor)
YanıtlaSilÇok güzel bir konuya değinmişsin, tabi espirili anlatımın ile desteklemişsin. Kalemine ve emeğine sağlık.
Bu arada benim babam da pasta yapamaz ama yapabildiğine inanıyorum canım yaa. Bunlar da hep amerikanın oyunu.
Telefon belki şuan bir tehlike değil ama bir 10-15 yıl sonra siber bir tehlike olacak işte o zamanın derdi olacağı kesin. Babam ciddi güzel pilav yapar. :D Teşekkür ederim güzel yorumun için. :D
SilNe yazık ki sosyal medya insanları asosyalleştiriyor. :(
YanıtlaSilVe iletişim konusunda çok güzel noktalara değinmişsin gerçekten çoğu kişi iletişim kurduğunu zannederken monolog kuruyor ve sadece yargılıyor.
Yazında değindiğin olumsuz durumlar umarım insanların bilinçlenmesiyle son bulur, kalemine sağlık. :)
Yazının içine çok giremedim çok uzun olur diye ama temelde şu var yeni ye bir şey denemez ama insani dediğimiz bir yapı var, biz canlıyız fakat teknoloji bizi dijitale götürüyor. Bakalım bir şekilde insanileşme olmalı yoksa bir gün gelecek kafamızı kaldırdığımızda konuşacak insan bulamayacaz. :) Çok teşekkür ederim değerli yorumun için.
Silsanallaşma ile ilgili düşüncelerin çok doğru. ben buna dahil olmasam da etkileri görmeye katlanamıyorum. sosyal medyadan uzak kalmayı çok istiyorum ama blog yazdığım için yapamicam gibi (sanki çok yazıyormuşum gibi)
YanıtlaSilVe utanarak ekliyorum ben senin yazılarını hiç okumamışım, yorum yapmamışım?
oysa takip ediyordum sanıyorum, şimdi oturdum yazılarını okumaya başlıyorum:)
Ya son zamanlarda cep telefonu orucudur, sosyal medya diyetidir aldı başını gidiyor öneriler ama aynı durum bende de var. Sırf bu yüzden blog yazmayı bile bırakabilirim. Tez çalışmamı, İngilizce çalışmamı engelliyor internet bakalım.
SilYani takip etmemen ayıp. :D Haha şaka yapıyorum, her zaman, her şekilde beklerik.
bu blog yazısı değil, makale olmalıydı karşim :)
YanıtlaSilZaten tez çalışmasıyla uğraşıyorum onun bir bölümüyle ilgili, makale işine girersek çıkmayız, kitaptır, dipnottur kaynakçadır. :D Daha çarpıcı örnek olursa olabilir aslında örnekler net değil bende, biraz yorum var.
SilYeni iletişim tekniklerinin avantajları ve dezavatajları.. :D Ben iletişimi engellemesinden çok kitap okumamı engellediğinden yakınıyorum.
YanıtlaSilDipnot: Pilav pastadan daha iyidir, boşver. :D
Haha o durumdan da müzdaribim tez için kitap okumaya bilgisayar başına oturuyorum bir bakmışım akşam olmuş harın yaparız o da olmuyor. :)
SilPasta yoksa pilav yesinler. :D
Sanal dünyadaki esnekliğin gerçek hayatta gösterilmediği tespiti çok doğru. Gerçek hayatta biraz emek harcamak gerekiyor iletişim için. Sanal dünyada daha yüzeysel olduğu için kolay geliyor sanırım.
YanıtlaSilSanal dünya yüzeyselliğin yanı sıra seçeneğin bolluğu da belirleyici, biri olmazsa diğeri olur diyebiliyorsun ama gerçekte bunu yapmak biraz zor, maddi manevi bir külfet var. Kolaya kaçmak bir de düşündürmüyor, sanal iletişim, kolay vazgeçebiliyorsun, yani buna da yorumlayabiliriz.
SilSosyal medyayla ilgilenmekten evde iletişim bazen kopuyor. Sonra bir bakınıyorum "heyytt noluyo diyorum eşime ve bana" :) Bırak elinden tableti , ben de telefonu bırakıyorum diyorum ve konuşmaya başlıyoruz. Bir de çocuğumuz olursa "bu durumda ne yaparız? nasıl bir çare buluruz?" bilemiyorum.
YanıtlaSilKalemine sağlık.
İyi yine bir frenleme yapabiliyorsunuz bu güzel. :D Daha sizi esir almamış. Yani çocuktaki tehlike doğduğu zaman geçmişteki gibi geleneksel formların içersinde olamayacağı, Z kuşağının teknolojinin çocukları olduğu düşünürse sınavınız büyük. :)
SilŞimdi bu yorumu yazmak için de yazıda bahsedilen tehlikeleri göze alarak geldim sana. İnsan vardır "asosyal" dersin, insan vardır "Aaa, sosyal!" dersin. Beni böyle kabul etmelisin. :)
YanıtlaSilİnternet değil ama telefon başlı başına bir tehlikeymiş gibi geliyor bana da. Çünkü insanlar bilgisayar açmaya üşeniyor ama elinin altında sürekli cep telefonu olunca yukarıda bahsedilen tehlikeler ortaya çıkıyor. Cep telefonundan ayrılabildiğimiz ölçüde özgür bireyleriz aslında.
Bu yazıyı başkaları da okumalı derken bile sosyal ağları kullanmak zorundayız. Bu ne yaman çelişki anne! :)
Yani sosyal asosyal tanımları da deformasyona uğradı. Şöyle durum var çok arkadaşı varsa insan hep sosyal görülür ama özde olan şey insanın ifade etme şeklidir. Eğer bu insan ben eksenli yaşamıyorsa, biz'leri biraz daha yaşatıyorsa o insan sosyaldir.
SilŞuanda telefon ve onunla birlikte gelen ağ teknolojisi literatüre birçok hastalık katmış durumda. Yani sadece konuşmak için bulunan bu aracın artık tanımının da değişmesi gerek, o bir cep telefonu değil aslında cep bilgisayarı, cep konsolu belki.
Yani şöyle söylim ben iletişim derken ağları toptan yok etmekten bahsetmiyorum aslında, kullanımda ve öncelikte gerçek yaşamı baz almalıyız, geliştirme alanımız gerçek yaşantımız olmalı. Tabi ki dünya bir ağ sistemine evriliyor, ve teknolojiden kendimizi bertaraf edemeyiz ama ölçü, ölçüyü oranlamalıyız, dozuna göre kullanamıyız. Değerli yorumun için çok teşekkür ederim. :)