Gece karanlıktır yalanları söyler, nerde ne yaptıysan ne halt yediysen bir bir suratına suratına söyler. Çünkü gece kimsesizdir ve neyin ne olduğunu bilmez. Saftır, yetimdir ama tek bildiği vardır o da doğru ya da doğrular.İnsanların çoğu geceleri sığınır dualara, çünkü duaların ortağıdır karanlık.
Yatarken, ışıklar kapandığında uyumadan son bir kaç dakika evveli ya yorganın altında ya da -karanlıktan görülmese de- birbirine bakınılan duvara karşı yapılır dualar. Tüm sığınma hali, insanın en boş ve en çıplak halini sunar gece yaratana. Bütün kimsesizlikler gecelerde saklıdır, tüm yitirilen anılar, kaybedilen umutlar hepsi gecenin muhatabıdır. Çünkü gece karanlıktır ve yutar.
İşte hep benim şeytanımın uyandığı vakittir gecelerim. Tüm kayıplarımı oraya saklarım, göz yaşlarımda vardır, anılarımda, kayıplarımda... Her kaybettiğimde ilk aradığım şeydir unutmak, bunu gündüz yapamam çünkü gündüzleri her şeyi yansıtır. İşte o zaman başlar gecenin orucu, gecenin hayali ve gecenin yüzleşmesi.
Gecenin iç bölünmesi kimsesizlik biçaresi Atmaca...
(Foto: BirdmanFilminden)
Hava karardı mı, sessizlik beni buldu mu işte çıkıverir gecenin tılsımı, önce sağdan soldan yüklenir, unutmamam gerektiğini söyler, yani barışı öğütler. Ama sonra bilir benim ne kadar kindar olduğumu aslında bunun gecenin bir yöntemi olduğunu düşünüyorum. Kindar olduğumu bildiği için önce kinimi yükseltir, sakince sonra ona kusmamı sağlar. Sonra da kendince temizler. Şimdi hatırlıyorum da bugüne kadar kimin üzerine çizik attıysam hep geceleri atmışımdır, belki bugünde bu denli yalnızsam bunu hep geceleri yapmışımdır. Sadece şu var bunun için ona kızamam, çünkü bilinçli yapılan hiçbir eylemin bilinçsiz bir sonucu olmaz, aklı olan insan evladı akılsız olarak hiçbir şey yapmaz. akılsız denen bütün eylemeler insanın kendisini haklılaştırma çabasıdır. Bu yüzden gece benden bir şey almadı, sadece olması gerekeni olmaması gereken zamanda birçok şey aldı fakat içimdeki şeytanı bir türlü almadı...
Geceden böyle bir şey beklememek en doğrusu belki de... İçimizdeki şeytanı alıp götürmeyi bırak gece,kara toprak bile beceremez belki... Kabirde bile bizimleyse şeytan içimizde.. Ama evet, gecenin böyle bir güzelliği var işte. İnsanı olgunlaştıran bir yanı. Bundan birkaç sene evvel oturduğumuz evde odamın camı ay'ı görürdü... Ama sadece dolunay olduğu vakitler. Nereden bakarsam bakayım, o gece ay dolunaysa benim odamdan mutlaka görünürdü. Bunun makul bir açıklaması varsa da ben bunu hep bana özel bir şeymiş gibi besledim içimde. İşte öyle dolunaylı gecelerde hep konuşurdum kendi kendime. Bazen kızardım aya. Kıskanırdım onu. Severdim. Ağlardım. Sanki o anlatırdı da ben ağlardım... Bunca vakit gece benim için ay demekti ve bunca vakit gece benim için hiç karanlık olmadı. Şimdi düşünüyorum da.. herkesin gecesi farklı galiba. Bir şarkı var; 'ne hikmetse gece çıkar, yaraların hep acısı,' diyor... Gecenin en büyük mucizesi de bu galiba :) Bir kişiyi tanımak, onun kederlerini öğrenmek istiyorsan bir demlik çayla, gece yetermiş :) Çünkü insanlar en çok geceleri kendileriymiş... İçimizdeki şeytana gelince, o da gecede bir yer bulmuş işte kendine, n'apalım Gece kovmamışsa onu vardır bir bildiği... Bırakalım, hiç yanaşmayalım, biz de kovmayalım :)
Yine güzel bir yorum, gece insanın kendinin olduğu vakit bunda haklısın, işte insan şeytanı yine insanın kendisi, benimde kişilik bölünmem aslında bu noktada, çünkü ben blog yazılarımı da geceleri yazarım, herhalde bu mantıkta Ruhsuz Atmaca aslında benim şeytanım oluyor, kurtulma istemim, vücudum artık onun gücüne yetişemiyor ve yoruldum. Madem geceler benden bir şeyleri alıyor bari Atmaca'yı da alsın. Çok teşekkür ederim yine değerli bir yorum oldu benim için. :)
:(( Ah diyorum. Bu kadar mı benzerlik olur ama çok gençsin ve düşünce yapısı ve olgunlaşmada benim yaşımdan çok daha ileridesin. Sevgiler Ruhsuz. Ben hâlâ o şeytanla boğuşuyorum. Ama yoruldum artık :(
Hımm güzelmiş, yani ölüm olayı insanı süprizi, tabi bunu insan temelli olarak ayırmak gerek, misal benim için inancım ölçüsünde yaşıyacağım deneyimden ibaret. Fakat insanın dünyadaki varlığı garip, çünkü insanın temel sınavı kendi iç dinamiklerinin ona yaptırdığı eylemleri pişmanlıkları, bunun da temel yıpranması herhalde ölüm.
İnsanlar olarak karanlıktan bazen korkuyoruz ama geceyi temsil ettiği için seviyoruz. Gece her şeyimizi gizliyor gibi düşünüyoruz. Aslında gece insan kendinden kaçamıyor bu daha yorucu:/
Merhaba..Gece aslında değerli bir zaman dilimi.İnsanın kendisiyle baş başa kaldığı,tüm dış karmaşalardan soyutlanıp içine döndüğü zaman.Ama işte o zaman da en zorlu aşama başlıyor.İnsanın kendisiyle mücadelesi,iç hesaplaşması,didişmesi..Lakin insanı insan yapanda bu.İnsanda var olan potansiyel ancak böyle olumluya kanalize oluyor...Sevgiyle kalın.
Sessizliğin olduğu yerde her anlam sesini çıkarır. Ama insan eksiliğinin fazlalığından dolayı çok günahkar ve günahları fazla olan insanların iç hesaplaşması iyiliklerle değilde kötülüklerle olunca gecelerin şeytanları bol oluyor, gel ki şeytan da bir melek. Çok teşekkür ederim değerli yorumun için.
Yorum Kuralları *Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. *Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.
Korn'la son noktayı koymuşsun 👏👏
YanıtlaSilBayağıdır müptela etti, yazıya orantılı yazmasam da etkisi oldu teşekkür ederim.
SilGeceden böyle bir şey beklememek en doğrusu belki de... İçimizdeki şeytanı alıp götürmeyi bırak gece,kara toprak bile beceremez belki... Kabirde bile bizimleyse şeytan içimizde.. Ama evet, gecenin böyle bir güzelliği var işte. İnsanı olgunlaştıran bir yanı. Bundan birkaç sene evvel oturduğumuz evde odamın camı ay'ı görürdü... Ama sadece dolunay olduğu vakitler. Nereden bakarsam bakayım, o gece ay dolunaysa benim odamdan mutlaka görünürdü. Bunun makul bir açıklaması varsa da ben bunu hep bana özel bir şeymiş gibi besledim içimde. İşte öyle dolunaylı gecelerde hep konuşurdum kendi kendime. Bazen kızardım aya. Kıskanırdım onu. Severdim. Ağlardım. Sanki o anlatırdı da ben ağlardım... Bunca vakit gece benim için ay demekti ve bunca vakit gece benim için hiç karanlık olmadı.
YanıtlaSilŞimdi düşünüyorum da.. herkesin gecesi farklı galiba. Bir şarkı var; 'ne hikmetse gece çıkar, yaraların hep acısı,' diyor... Gecenin en büyük mucizesi de bu galiba :) Bir kişiyi tanımak, onun kederlerini öğrenmek istiyorsan bir demlik çayla, gece yetermiş :) Çünkü insanlar en çok geceleri kendileriymiş... İçimizdeki şeytana gelince, o da gecede bir yer bulmuş işte kendine, n'apalım Gece kovmamışsa onu vardır bir bildiği... Bırakalım, hiç yanaşmayalım, biz de kovmayalım :)
Yine güzel bir yorum, gece insanın kendinin olduğu vakit bunda haklısın, işte insan şeytanı yine insanın kendisi, benimde kişilik bölünmem aslında bu noktada, çünkü ben blog yazılarımı da geceleri yazarım, herhalde bu mantıkta Ruhsuz Atmaca aslında benim şeytanım oluyor, kurtulma istemim, vücudum artık onun gücüne yetişemiyor ve yoruldum. Madem geceler benden bir şeyleri alıyor bari Atmaca'yı da alsın. Çok teşekkür ederim yine değerli bir yorum oldu benim için. :)
Sil:(( Ah diyorum. Bu kadar mı benzerlik olur ama çok gençsin ve düşünce yapısı ve olgunlaşmada benim yaşımdan çok daha ileridesin. Sevgiler Ruhsuz. Ben hâlâ o şeytanla boğuşuyorum. Ama yoruldum artık :(
YanıtlaSilEstağfurullah abla benim birçok yazdığım tecrübesizlikten aslında, bende boğuşuyorum inşallah kurtuluruz.
Silhttps://www.youtube.com/watch?v=wN-wr0lKvf4
YanıtlaSilYazını okurken şu parçayı dinliyordum. Nedense yazının bir parçasıymış gibi hissettim.
Zaman zaman öldükten sonra herkesin kendi karanlığı ile sonsuza kadar yaşayacağını düşünmüşümdür. Yani özünde ne isen, onunla bütünleşmek.
Kendi cennet ve cehennemlerimizi yaratıyoruz aslında.
Hımm güzelmiş, yani ölüm olayı insanı süprizi, tabi bunu insan temelli olarak ayırmak gerek, misal benim için inancım ölçüsünde yaşıyacağım deneyimden ibaret. Fakat insanın dünyadaki varlığı garip, çünkü insanın temel sınavı kendi iç dinamiklerinin ona yaptırdığı eylemleri pişmanlıkları, bunun da temel yıpranması herhalde ölüm.
Silİnsanlar olarak karanlıktan bazen korkuyoruz ama geceyi temsil ettiği için seviyoruz. Gece her şeyimizi gizliyor gibi düşünüyoruz. Aslında gece insan kendinden kaçamıyor bu daha yorucu:/
YanıtlaSilGeceler güzel en azından birçok sır orda tek tehlike gecelerin aydınlanması.
SilMerhaba..Gece aslında değerli bir zaman dilimi.İnsanın kendisiyle baş başa kaldığı,tüm dış karmaşalardan soyutlanıp içine döndüğü zaman.Ama işte o zaman da en zorlu aşama başlıyor.İnsanın kendisiyle mücadelesi,iç hesaplaşması,didişmesi..Lakin insanı insan yapanda bu.İnsanda var olan potansiyel ancak böyle olumluya kanalize oluyor...Sevgiyle kalın.
YanıtlaSilSessizliğin olduğu yerde her anlam sesini çıkarır. Ama insan eksiliğinin fazlalığından dolayı çok günahkar ve günahları fazla olan insanların iç hesaplaşması iyiliklerle değilde kötülüklerle olunca gecelerin şeytanları bol oluyor, gel ki şeytan da bir melek. Çok teşekkür ederim değerli yorumun için.
Sil