20.09.2015

Hangi KAMARA!

İnsan fıtratları olan, hatta birçok kez başına kaza bela gelince saygı değer insanların çıkıp; "Fıtratında var!" dediği ironik bir yaradılışın ürünüdür. Kendi genetik kodları sonucu bu fıtratlar onun yapacağı şeylerin genelleşmesine, bunun doğal sürecin bir sonucu olduğunun ona
yaftalanmasına neden olur. Çoğu kez bu fıtrat sığınılacak bir durumdur, ama insan değişir, dönüşür...

Aslında işin aslı insanın belli konular dışında bir şeyleri fıtrata mıtrata bağlayacak hali yoktur. Yani kazayı fıtrat falan görmeyilim, kaza kazadır. Bu yüzden söylemlerimizde de düşünerek bunu dillendirmemiz gerekir. İnsan yaşadığı günün ürünüdür. İşte bugünkü yazıda günümüz insan üzerine verilecek bir eleştiridir aslında...

İnsanlar yaşadıkları günün ürünüdür dedik, bugünkü insanlıkla geçmişi yada bugünkü koşularla bir önceki dönemin koşullarını karşılaştırdığımızda bunu algılamak çokça zor olmaz yani insan bir önceki dönem mahreminin bir ürünü iken günümüz coğrafyasındaki popüler kültür popisi, küçük popicik gençlerimizin ne denli mahremiyete önem verdiklerini görmek mümkün. Yani insan aslında düne kadar en ufak bir olayda yerin dibine girerken, en ufak eleştiride günlerce uyumazken şimdilerde gençliğin verdiği asilikle "Size ne bundan size ne!" diyebiliyor. Ve daha da ileri giderek, saygı kurallarına yan basabiliyor.

Günümüzde insanlıktaki aslında saygı kalıpları dışındaki, ya da büyük-küçük ilişkileri arasındaki değişim dışında en önemli unsurlardan biri de mahremiyet aslında. Hatırlarım çocukken kimse kimseye özel hayatını bu denli özgürce açamazken, günümüz kültüründe insanlar açmayı bırakın, özel hayat yayınını bir güç unsuru olarak görüyor. Benim hayatım senin hayatını döver...

Belki de bunun en önemli unsuru insanlığın hayatına giren sosyal ağlar diyebiliriz. Hani facebookla başlayan arkadaşlar arası paylaşım trafiği artık takipçi savaşları ile instagram ve twitter a da yansımadı değil. Hele ki instagram mahremiyeti öldüren en önemli unsur diyebilirim. Artık çek-pasla-hashtagle-gelsin likelar...
Çek bir selfie...
Bunun için iki dönemsel karşılaştırma yapmamız gerekirse 2000'ler öncesi aile hayatı Foucault'un söylediği Panoptikon gibi yani çevremizi çevreleyen mobeselere bile çıkmaktan çekinen, kamera görse kaçan bir yapı iken günümüzde bunun ikili harmanı olan, mobese görse kaçan ama onun birazda popülleştirilmiş versiyonu olan sosyal ağlarda ki bir paylaşım alanında çıkmaktan çekinmeyen Süperpanoptikonlara dönüştü... Paylaşım her şeydir diyerek insanları aslında var olan tüketim toplumunun bir parçası haline getirerek ortadan mahremiyeti ve diğer unsurları kaldırarak küresel bedenler, küresel ve genel kültürel bir alana dönüştürdü. Artık kamera görsek: "Dur! Makyajımı tazeliyecem!" diyecek hal aldık. Sorun şu ki izlenmekten korkan bireyler aslında mobesedeki gibi doğrudan izlenmeye karşı çıkabilecekken çeşitli faaliyetlerle check-in gibi kendilerini izletmekten çekinmez, keyif alır hale dönüştü.Bu yüzden şöyle diyoruz:"Kamara yok mu kamara çekelim de, bir yerlerde paylaşak..."
Sevgiyle Kalın...

26 yorum:

  1. Blog haricinde diğer sosyal medyalarda yokum gayet güzel:)
    Herkes teknomanyak oluyor artık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni blogun 3 yıllık tarihinde bir yazıya en hızlı cevap veren blog sahibesi ilan ediyorum tebrik ederim :))

      Bilinçli kullanım halinde sosyal medyanın ya da ağların bir zararı yoktur. Ancak insanların neyin özel, neyin kamusal olduğunun ayrımını yapmak zorundadır sıkıntı da burda aslında.

      Sil
    2. Hahahah teşekkürler :) yoldan geldim kaç saatir yoktum ee atmacam yazı yazmış yorum yapmazsam olmaz:)
      Yinede benden hızlısıda vardır:)

      Evet insanlaf ayrım yapamıyor yapsalar bunlar olmaz galiba:)

      Sil
    3. Teşekkür ederim, ama şuana kadar gördüğüm en hızlı yorum rekor sende :))

      Belki de ayrım yapmak istemiyordur bilemiyoruz, sadece bundan zarar görülüyor belli şeyler artık normalleşiyor ki bu kötü.

      Sil
    4. En hızlı yorumcu iyiymiş.şimdilik böyle gideyim nasıl olsa bu durum degişir:)

      Normalleşiyor benden yaşca küçüklerin bildiği hiçbir şeyi ben bilmiyorum valla.çocuklarda durum daha hızlı.

      Sil
    5. Ünvan sende şu anda :)))

      Yeni nesil çocukluk fena artık gelecekte ne olur biz görebilir miyiz bilmem? :)

      Sil
    6. Yaşarsam birde çocuğum olursa bu durumun bir boyut üstüne tanıklık edebilirim.

      Sil
    7. Yaşarsın tanıklıkta edersin :)

      Sil
  2. fıtrat kısmı dışında -ki bence tartışmaya son derece açık bir konu- güzel yazı. ruhsuz atmaca adından da anlaşılacağı üzere ruhsuz kelimesi bence son paragrafta bahsettiğin problemin yahut değişimin ana nedeni. bir ruh -ki o da gayet tartışmaya açık bir kavram- aramaktan yorulduğumuz daha doğrusu değişimin içinde dönüşmeye muhtaç kalmaktan dolayı ruhlarımızı kaybetmiş atipik şizoit karakterleriz modern çağda. Gilles Deleuze tavsiye ederim. okuyunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elimden geldiğince bir şeyler yazıyorum, fıtrat konusunda şunu bir kez daha söyliyeyim, insanın doğasına inanırım bazı şeyler cidden vardır. Geçmişte böyle midir bilmem ama yaşadığım şu dönemde çoğu şeyin insandır söver insandır döver, insandır ölür fıtratında var yanlış; en azından inandığım din bunu söylemiyor.

      Günümüz yaşantısında aslında ruhlarımız terminatör filmlerindeki o metal karakterler gibi hal almaya başladı. Uyan, işini yap yat; ya da insanın insanı insanlığıyla övmesi ben daha popülerim. Ki çokça şuna inanırım; insanlar insanlara neden insanlığı öğretsin, neden buna çalışsın, o da insan bilmesi gerekmez mi neyse konu saptı. Deleuze ye bakıcam umarım ondanda bir şeyler kaparım. Tavsiyeniz ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim :)

      Sil
    2. okuması sıkıntılıdır benden söylemesi. fransızcanız varsa orjinalinden okuyun derim.

      Sil
    3. Bakayım okul dönemi bir okuma listesi yapıcam, olabildiğince eğer ağır değilse okumaya çalışacam. :) Teşekkür ederim önerin için.

      Sil
  3. Öyle insan modeli cok.Herhalde ben de fotograf çekilmeyi seven biri olsaydım ben de o tiplerden olurdum.Ama sosyal medya tozunda kullanıldığında hoş bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında her şeyi zararlaştıran insanlar, kullanımın dozu işi belirliyor bir de bu işe kaptırma derecesi, fotoğraf çektirmekte kötü değil ama bunu bak şimdi galata önünce çekiyorum, paylaşıp kaç like gelmiş derecesinde, ayşe görmüş mü? ahmet kıskanmış mı? diye saplantısına dönüştürcekse zarar. Bilmiyorum kullanmayı bilmek gerek.

      Sil
    2. Dediğin gibi kullanıldığında hiçbir sorun yok bence de

      Sil
    3. Eğitim şart! :))) Ancak o zaman sosyal ağları çöpçatan sitesi olarak kullanmaktan vazgeçeriz :)

      Sil
  4. Merhabalaaar..Fıtratında var,yani ne yapsa affedilir.Yok öyle şey..Bu saptaman çok yerinde olmuş.Bunu herkes farketmeyebilir.Sosyal ağlar ve genç kızlarımızın hepsine yakınının artık olayı iyice aştıklarını üzülerek izliyorum.Siz aklı başında gençler bile rahatsız oluyorsunuz. Gerçekten şu sosyal ağlarda kendisini sergileyen ar damarı çatlamış insanlardan nasıl iğreniyorum bilemezsin kardeşim.Saygılar.Ece ablanız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, bu birazda kültürel değişimin, ya da kültürel dönüşümün sonucu bunu da tetkileyen aslında insanın kıskançlığı ki modanın, model olmanın, popüler olma isteğinin bu sonucu doğurduğunu söyleyebilirim :)

      Sil
  5. Yazdıklarına katılıyorum, bilinçli kullanım şart. Bütün suçu sosyal medya araçlarına yüklemek anlamsız onu bu hale getiren insanlar ama yazıyı ve yorumları okurken aklıma bir soru geldi. Bu tarz insanlar geçmişte de vardı mutlaka peki bu insanlar içindekileri o dönemde nasıl dışarı vuruyorlardı? Kafamda deli sorulaaar :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu soruları da babana, annnene, amcana sorarak bulabilirsin ama her dönemin döngüsü farklı o zamanlar daha zor şartlarda bir takım eylemler olduğu kesin :)))

      Sil
  6. En güzeli hayatımızın bir parçası olan sosyal ağları en özenli biçimde kullanmak diyorum ve 'paylaşmak güzeldir'i de ekleyerek noktayı koyuyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha bende "mantıklı olan her şeyi paylaşmak güzeldir" diye konuyu genişletiyorum :))

      Sil
  7. Abartı sosyal medya konusundan hiç hazzetmem ama bilimsel açıdan yaklasmamıştım. Çok güzel bir yazı olmuş Atmaca.

    Kendimden bir örnek ile sonlandırayım: pazartesi sabahları, işyerinde haftasonu ne yaptın geyiği döner genelde. Gözler bir şekilde bana çevrilir, "hıhh senin bir facebookun bile yok, takip edemiyoruz ne yaptığını.". Gülümseyerek geçiştiririm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haha ne güzel bir özeliniz var, hep bu dedikoducu kimlik bunlara yol açıyor, acaba o ne yapıyor, acaba nerede? :)) Ama sizden bir instagram hesabı bekliyorum, açınız bence :)

      Sil
    2. Sırf senin hatırına bir instagram hesabı açabilirim Atmaca. Ancak, psikolojik olarak buna henüz hazır değilim :)

      Öykü yazdığım dergi iletişimi için twitter hesabı açtım dün. Bunu hazmetmem epey vaktimi alır gibi :p

      Sil
    3. Yani sadece arada çektiğiniz fotoğrafları ya da eskileri sergilemek için muazzam bir ortam yeter ki selfie yapmayın o yeter :) Bence açmalısınız. :)))

      Owww twitter mı? takip edelim o zaman :)

      Sil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam