Üniversite sınavlar (vize-finaller) engelli bir maraton koşusu gibi. Hepsi son güne hatip edilen bir beyin yorma faaliyeti. Hani o hatimi yapan birisi bu yeteneğini farklı kulvarda değerlendirmesi daha cazip ve makul olsa gerek. Ayrıca o sıraya ulaşana kadar zaten gösterdiğin çaba, engelin engeli koşusu gibi bir durum. Çünkü, bizim eğitim sistemimize göre 12 senelik müfredatı hatim ediyorsun. Hemi de bir dersten değil!
Neyse, yaklaşan vize ya da final sınavı üniversitede telaşın başlangıcıdır. (Rahat tipler istisna, dayanakları nedir bilinmez!!!) Hele çan gibi bir sistemin mağduru olmak istemiyorsanız, gerçek hayattaki telaşın, zihinsel hayatta ki telaşla birleşimini yaşarsın. Sınava bir hafta kalan süreçte:
1- Okula Gelme
Okula o güne kadar gelmeyen elemanlardan olan birey, o hafta kendi devam rekorunu kırar ve derslere tam katılmaya çalışır. Bir dönemin birikimini o hafta da harcar. Azmin göstergesi değil midir? bu... Ayrıca kendine yaptığı öz eleştiri de cabası...
"Ya sınavlar olmasa okulun yolunu unutacaz. HAHAHA"
Arkadaşımız en azından öz eleştiri yapabilir.2- Not Arama
Bu aşamada öğrenci o hafta geldiği için amacının dışavurumunu yaşamaktadır. Ağzından salyalar akar şekilde bir not arama ve tatlı telaşın peşinde bulur kendini. Ders esnasında zaten sene başında olmayan dikkat yanında, sadece sınıfta not tutan birilerini gözlemlemektir. Eğer bulamazsa teneffüs arasında bahçede sigara, çay vb. bir eylemde bulunurken, diğer onun gibi olan yada olmayan arkadaşlarına sorar.
"Ya şu bizim İnkılap vs. notlarını nereden bulabilirim..."
Ama tabi bilim ve ilim yuvası olan bu kurumlarda bu aşamada bir eylem gerçekleştir. Arama ve araştırma(Research).3- Not İsteme
Bu aşama çok zor bir aşamadır. Çünkü daha önce görmediğin yada görüpte "İneğe bak" deyip küçümsediğin birinden bir şeyler isteyeceksin. Kız istemek daha kolay diyebilirim. Fakat, doğrudan veya dolayı yolla bu halledilir.
Ya senden İnkılap notlarını alabilir miyim? (Gözünü yediğim, şeytan gülümsemesi, diş parlaması...)
4- Notları Çektirme
En eziyetli safhadır. Çünkü senin gibi bir çok insan senin gibi aynı zaman ve saatte aynı yönelimi yapmıştır. Kırtasiyede bir ekmek kuyruğu vardır ve tarihi bir sahne canlanır, eski tüp, ekmek kuyruğu sahneleri... Kuyrukta yoğunluktan fenalaşıp bayılanları görmekte mümkün... Kırtasiyeciler açısından bakarsak onların altın dönemi diyebiliriz. Yazıcılara kartuş yetişmez, yapılan baskıların ısısıyla o soğuk kırtasiye sıcacık olur. O el ovuşturmayı ve şeytani gülüşü yüzlerinde, gözlerinde görürsünüz...
Bu yazıda olabildiğince espirili ama biraz gerçeğe birazda gerçek dışı şeylere yakın bir üniversite sınav öncesi durumunu anlatmaya çalıştım. Her öğrenci illaki bu durumlara benzer şeyler yaşamıştır, "ben inek öğrenciyim, günü gününe geliyorum" dese bile... Malum Atmaca içinde sınav dönemi yaşadıklarımızı ve gözlemlerimizi biraz yazıya dökelim dedim. Umarım, Atmaca için güzel bir sınav dönemi olur, bu sınav döneminde biraz bu alemden uzak kalacağız haber ola...
Bol şans atmaca. Allah kolaylık versin
YanıtlaSilAmin inşallah... Çok teşekkür ederim :)
SilBaşarılar. Bende bloguma beklerim. Üzerinde çalışıyorum hala :)
YanıtlaSilhttp://icimdenngeldi.blogspot.com/ :) :) beklerim.
MUTLU YILLAR :)
Teşekkür ederim :)))
SilBizde de vardı üst sınıflardan kalanlar alttan alırlardı devam zorunlulukları da vardı halbuki ama hala sallamaz gelmezlerdi gelince de “ Gençler verin bakalım notları” derlerdi ukalaaaaalar
YanıtlaSilNotlarımı hep kendim tutardım ucundan inektim sanırım bende ama tüm arkadaşlarıma not verirdim bir iki kişi vardı fakülte birinciliğine oynayan günahını vermezdi ama beni severdi verirdi hatta anlamadığım yeri anlatmışlığı bile rakip görmedi demek ki sevabına anlatayım dedi ama evet o fakülte 1. Oldu nolmuş bende bölümü 4. Bitirdim :)
Ben kendi tutup başkalarından alan tiplerdenim, not tutmakta bir sanat ayrıca, dinleyipte onu kafada biçip yazmak çok zor esasen :) Birinciler zaten zalımlar hep o yüzden hep yalnız kalmışlardır, sizdeki birinci biraz insaflıymış o ayrı :)))
Silve 2014 yazıları da biter :) itiraf ediyorum bu sefer bazı yazılarda ağladım. ya yazıdandı ya on an radyoda çalan şarkıdandı ya da her ikisi birden :) önceki seneleri de ciddi ciddi merak ediyorum, tez vakitte onları da okumalı.böyle bir oturuşta okumayı daha çok seviyorum boş bi ara bulup 2013ü de okumalı hemen. neden baştan değil de sondan okumaya başladığımı ben de bilmiyorum ama, hep sonda söylemem gereken şeyi başta söylerim zaten bu da onun gibi oldu aynı.
YanıtlaSilO kadar ağlaklı yazılar yazmadım yaw deme öyle :) Hangi yazılarda ağladın bir söyle bakayım. Ya 2012 deki yazılar zaten alışma dönemi yazıları aslında benim blog olma serüvenim 2013 deki yazılarla başlıyor. :) Keyif veriyorsa yazılar ne mutlu bana, çok teşekkür ederim çok mutlu oldum :)
Sil