İnsanların sıkıştıkları zaman pas attıkları kelimeler vardır.
Bunlar genelde çok çok akıcı geçen bir konuşmada bir anda duraksamanın
sonucunda ortaya çıkarlar. Ya da heyecanı bastırmak amacıyla yardıma koşan
altın kelimelerdir. Tabi bu "altın","kurtarıcı" olma
özelliği söyleyen kişiye göredir. Çünkü karşında bu kelimeye maruz kalan insan gelende
içerisinde fırtınalar koparır. Karşısındaki insanı bir an önce "boğma,yere
yatırıp üzerinde tepinme" isteği duyar. Buna hak vermemek elde değil.
Hayatta herkes buna maruz kalmış ve birilerini maruz bırakmıştır. Yapmadım
diyen bile hayatında en az bir kere bu hastalığa yakalanmıştır. Sadece onla
anılmak istememek için öyle söyler.
Bu biraz kendi profilinin karşısındaki kişi veya kişilerce yanlış görünmemesini sağlama çabasıdır. Yoksa yapmadım demek doğruları inkar etmek demektir. Genelde çözüm herkesin dilinde, zihninde aynıdır. "Kitap oku"... Ama günümüzde görüyoruz ki kitap okumanın pek bir çaresi yoktur buna. Burada kitap okumanın kötü olduğunu savunmuyorum. Belki öyle anlaşılıyor ama çözümün kitap okumak olmadığını söylüyorum.
Kitap okuyan kişinin kelime dağarcığı gelişir ama gene bunu yapar.Bu konunun temel nedeninin insanların kendi benliklerinde saklı olduğunu düşünüyorum. Bir kişi genelde bu sözcüklerle dolu bir cümle kurduğunda ortam genelde şöyledir.
1-Çok kalabalık bir topluluktur,
2-Yakını,sevdiği kişilerdir,
3-Daha önce barışık olmadığı insan/insanlarla konuşuyordur.
Bu tip ortamlarda kendini rezil etmemeye imajını sarsmamaya çalışır. O zaman şöyle bir sonuç çıkar ortaya bunu "en aza nasıl indirebilirim." Bunu için ilk önce araçları araştırmalıdır. Bunda en önemli unsur kelime dağarcığı olduğu için "kitap okumak"tır. Kelime dağarcığı ne kadar gelişmişse "geveleme katsayısı" o kadar düşer. Ama gene söylemeliyim ki çözüm kitap değildir. O sadece zafere ulaşmada bir araçtır. Sonra "birebir iletişim", "karşılıklı konuşma tekniklerini" öğrenmelidir. Nitekim bunlarla ilgili kitaplarda bulunmaktadır. Psikoloji kitapları da diyebiliriz.
Temelde çözümün aranması gereken yer insanın kendi benliğidir.
Aynaya baktığında gördüğü yakışıklı erkeği/bayanı kastetmiyorum. Aynaya baktığı
zaman indiği o boş kuytu yerde sıkıştırılmış o masum insanı. Onu oradan
çıkarması lazım. Çıkarabilmesi için benliğiyle yüzleşmeli. Yoksa kitap okumak
boş olur sadece "okumak için okur".
Temel sorun birinin karşında iken karşısındaki kişiye derdi anlatamamak,akıcı olamamak. Ama dikkat edilmelidir ki daha kendi kendisine bir şey anlatamamıştır ki karşındakine derdini anlatsın. O yüzden ilk ve başlangıç ödevi içindekini keşfet sonra onun elinde tut ve beraber bir dünya serüveni çık.
Temel sorun birinin karşında iken karşısındaki kişiye derdi anlatamamak,akıcı olamamak. Ama dikkat edilmelidir ki daha kendi kendisine bir şey anlatamamıştır ki karşındakine derdini anlatsın. O yüzden ilk ve başlangıç ödevi içindekini keşfet sonra onun elinde tut ve beraber bir dünya serüveni çık.
Bu yazıda kendimi buldum teşekkür ederim kuytu köşelerimdeki elif'i bulmaya çalışacağım ve bulduğumda elini asla bırakmayacağım
YanıtlaSilBarışmayı denemek, ulaşmayı denemek en iyisi.
Sil