Çok yaşamışızdır karşımızdakinin bize ezici,umursamaz tavırlarla baktığını ya da bizim öyle sandığımızı. Belkide "karşındakiyle empati kur" denildiğinde yaptığımız ilk şeydir. Onun yerine kendimizi koyduğumuzda, karşısında gördüğü biz hep aşağılanan,hakkında kötü düşünülen bir hal ve tavır içerisinde olmuşuzdur. Belki de toplumdan dışlanmışlığın verdiği duygudan kaynaklanan bir şey olabilir.
Çünkü kimse kendini kendi penceresinde böyle düşünemez. Ve karşısındaki kişinin böyle düşünmesi istemez ama empati (onun gözüyle düşüme,onun yerine koyma) işin içine girince biz kendimizi nedense hep dışlanan,aşağılanan bir yapıya oturtuyoruz. Bu kişisel dışlanmışlığın bir belirtisi olabilir. Çünkü insan iç dünyasıyla barışık değilse ve bir konuda ayrılığa düşmüşse ancak böyle düşünebilir. Bir sorun var ama bunu görmediğinin belirtisidir.
Burada devreye ruh-beden uyumu girer. Genelde bu ikisinin uyumlu olması kendine güvenen insanları doğurur.
Güvenin getirdiği bir dik durma "ulan ben böyleyim,bana biçilen bu ,sen iyiysen banane ,ben senden daha iyiyim" gibi içsel tepkilere dönüşür. Ama bunlar tatlı tepkilerdir. İnsana pek zarar vermez . Verse de yıkıcı değildir. Ders niteliği taşır.
Ruh beden bütünleşmemiş ise sorun orada başlar. Tabi burada bütünleşme; ruhun=>bedeni,bedenin=>ruhu tanıması olarak değerlendirebiliriz. Uyum illa ki 100 de 100 olamak zorunda değildir.Ama yakın bir durum da olmalıdır. Olmazsa,birbirinden kopmalar ve depresyon belirtileri başlar. Ve sonuç olarak da bir bunalımla karşı karşıyayız. Örnek olarak, ergenlik döneminde yaşanan durumları örnek verebiliriz. O dönemde kişilik yeni oturmaya başladığı için ve bir kişilik oluşturma çabası olduğu için kişi sıkıntı yaşar.
Kişiliğin oturması bir takım zihinsel ayrılıkları meydana getirir. Vücutta istenmeyen değişiklikler,saçının kısa olması aile baskısı falan...
İnsanlarda işte ruh=> beden,beden=>ruh uyumlu olmayınca aynı ergenliğine döner. Ve karşısındaki kişinin kendisi hakkındaki senaryolarını zihninde üretir.
Oyun Kanalıma Abone Olabilirsiniz!
Youtube Kanalına Abone Olun!
Atmacagiller
Ruhsuz Atmaca 12. Yılında
Ruhsuz Atmaca 12 Yaşında
Yaş almış blogger olarak; emeklilik de bloggerlığa takılanlar olarak bir dernek kurma amacım zamanla oluşmaya başladı. Her ne kadar burayı ...
Takip Et!
Reklam
Seç Beğen Oku
-
▼
2012
(49)
-
▼
Temmuz
(22)
- Kısa Dipnot-3 : Özgürlük
- Kısa Dipnot-2: Hazır Zihniyet
- Kısa Dipnot...
- Müzik
- Dünya Malı Dünyada Kalır...
- Ruh=>Beden,Beden=>Ruh
- Değer
- Bir Zamanlar...-1
- Beni Ben Yapan Bendeki "Benlik"tir
- Bir Garip Hikaye-2
- Bir Garip Hikaye-1
- Nerdeyim Ben?
- Küreği Aldım Kazıyorum...
- Hayalperest...
- Ummadık Taş Baş Yarar...
- Yalan mı? Gerçek mi?
- Bir Yalnızlık Hikayesi...
- Nerede O Eski Günler...
- Ritim
- Bir Çocuğun Gözüyle...
- Şey...
- Yaz-Çiz-Karala
-
▼
Temmuz
(22)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.