18.07.2012

Hayalperest...

Gördüğümüz her şey bizi bir büyüye kaptırır. O büyünün baş kahramanı, sihri yapan olayları yönlendiren oluruz. Kimse bize karışamaz karışsa da ağzının payını alır, oturur. Genel de hep iyi karakterizdir. Çünkü aynaya baktığımızda kendimizi kötü biri olarak görmemiş, hep iyiliklerin, güzelliklerin efendisiyizdir. Hep şampiyon biziz yenilen "o" dur. İnsanlar hayal kurdukları zaman genelde mutlu olurlar. Çünkü hiç kaybetmezler. En iyi kadınlar-erkekler,iş,hayat her zaman onun olur. Kendini yüceltebildiği ve olağan dışına çıkardığı alandır hayaller. Çoğu kez hayallerinde kendi senaryosunu yazar. Baş kahramanı olduğu, oscarlık oyunculuğu, herkesin kendisini hayran olduğu o müthiş film.

Çok hayal kurmak aslında boşa kürek sallamak gibi bir şey. Çünkü zamanla kurduklarımızın esiri olmamıza neden olması. Ve kendimizi kurduğumuz dünyaya inandırmamız bizi bazı gerçeklerden uzaklaştırmakta,dünyaya yabancılaştırmaktadır. Bir sorun yaşadığımızda o sorundan kurtulmak için hayal kurar ,sorunun gerçekten çözüldüğünü,bizim lehimize döndüğüne inandırırız kendimizi. Bu da zamanla kaybolan, asosyalleşen bireylere dönüşmemize yol açar. Bunu şöyle de açıklayabiliriz. Gençliğe ilk adım attığımızda (ergen bireyler olma yolunda) genelde çok hayal kurarız. 

Kadın ya da erkek kim olursa olsun genelde karşı cinsleri ile olan ilişkileri ile ilgili hayaller kurmaya çalışır. Kız hep ona aşıktır. Erkek peşinde pervanedir. Gerçekten olmayan şeyleri kurarız. Kurcalarız,derine inmeye çalışırız. Olmadığımız bir şeyi bile kendimize oldururuz. Ama öyle bir zaman gelir ki kurduğumuz hayalin gerçek hayatta bir somutluğu olmadığı için sonuç "hüsran".

Belki bize kısa sürede olsa mutlu olma sevincini yaşatmıştır ama uzun bir sürede kara bulutları üzerimize toplamıştır.Bir diğer kötü yönse hayali,hayalle telafi etmek. Hani "bu sefer olmadı ama bak şimdi daha iyi olacak". gibisi bir şey. Sevdiği kişi hayalleri dışında onun olmamıştır.Ve bunu telafi etmek için de bir hayal daha kurar.  "Bir kere içsen ne olur" mantığı. kaptırmışızdır, kendimizi. Sevdiği kişi başka ellere gittiği için hayallerinin senaryosunu değiştirir ve olayı gene kendisine çevirir. Aslında kız onu seviyordur,bazı olanaksızlıklardan dolayı onu sevmiştir. (Fakir ama gururlu genç) Kendisini yeşilçam filmlerindeki karakterlerle özdeşleştirmesi ona sonuç vermez. Çünkü gerçek diye bir şey vardır. 

Sonuç olarak; gerçekle hayal ayrımını çoğu kez yapamıyoruz. Hayali karakterken kendimizi mutlu hissettiğimiz için o olarak kendimizi görüyoruz. Çünkü orada karşımızdaki/karşımızdakiler ile bir empati kurmamız gerekmiyor. Bunun sonucunda da bizim kurduğumuz dünyadaki insanlarla, gerçek dünyadaki insanlar arasındaki fark ortaya çıkınca bocalıyoruz. Ve bazen kendimizi bomboş bir evrenin içinde buluyoruz. Bu da yok olmaya başlangıç değil midir? Sizce...

2 yorum:

  1. Bazen düşünüyorum hayalle gerçek arasında neden bu kadar fark var?Ama düşünmenin sonu gelmiyor!

    YanıtlaSil
  2. Fark belli ama insan ruhu hayalle beslenir. Çünkü gerçek hayatta hiç bir zaman istediğini kazanamaz. Hayaller bizi uyutur ama yapacak bir şey yok. Yorum için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Kuralları
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa İletişim Formunu kullanın.

Reklam